O’ndan Geldik, O’na Döndürüleceğiz!
Evet, Allah'tan geldik, Allah'a döndürüleceğiz.
Hepimiz Adem'in çocuklarıyız ve Adem de topraktandır.
Bakara 158’de şöyle deniyor: Onlar, o kimselerdir ki, kendilerine bir belâ geldiği zaman teslimiyet göstererek: “Biz Allah'ın kuluyuz ve (öldükten sonra da) yine ona döneceğiz” derler.
Bakara 156’da ne deniliyordu: “İnnaLillâhi Ve İnnaİleyhiRaciun”
Evet, “Biz Allah için varız, O'na ulaşmak ve teslimiyet için yaratıldık, mutlaka O'na geri döneceğiz”
İster Kafir, ister Müslüman olsun, insan, melek ve Şeytan'ı yaratan Allah’tır.
Hayır da, şer de O'nun iradesi içindedir. Bunu Müslümanlar kendi içlerinde ve kendi dışlarına karşı böyle beyan ederler ve bunu böyle beyan etmekle emrolundular.
Evet, Andolsun ki o bizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksilterek ve artırarak imtihan edecektir. Sınanacağız. O’ndan geldik ve Ona döndürüleceğiz. O kalplerden geçenleri, kapalı kapılar arkasında fısıldaşarak konuşulanları, kriptolu mesajlarda yazılanları, akıllardan ve kalplerden geçenleri hakkıyla bilendir ve O, Kadir-i Mutlak olan , mutlak iktidar sahibidir. O gizleyenlerin gizlediklerini, gösterenlerin göstermek istediklerinin arkasındaki gerçeği bilendir.
Bu dünyada yaptıklarımız ve yapmamız gerekirken yapmadıklarımız, söylediklerimiz ve söylememiz gerekirken söylemediklerimizin hesabının sorulacağı bir gün var.
Allah (cc) bizden adil şahid’ler olmamızı istiyor.
O, bir kişiye ve topluluğa olan öfkemiz ve düşmanlığımızın bile bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmemesi gerektiğini söylüyor.
Bilmediğimiz konularda hüküm vermememizi, bilmediğimiz şeyler ve kişilerin peşine düşmememizi, din ve devlet büyüklerini, daha doğrusu Allah'tan başka hiç kimseyi “İlah” ve “Rab” edinmememiz gerektiğini söylüyor.
İlah “Hüküm koyucu”, Rab”, ”Terbiye edici” demek. Bizim İlahımız ve Rabbimiz Allah’tır.
Bakın birileri bize bir şey söyler de, biz o şey üzerinde düşünmeden ve araştırmadan o şey hakkında bize söyleneni aynen kabul edersek, bize o şeyi söyleyeni İlah ve Rab konumuna yükseltmiştir. Unutmayalım ki, Sahabiler, Resulullah’a bir konuyu müzakere ederken Resulullah bir şey söylediğinde o şeyin “vahiy mi, yoksa kendi kanaati mi olduğu”nu soruyorlar, ona göre konuşuyorlardı.
Bakın, kim kimin hakkın da bir şey isnat ederse, o şey onun ahvali şahsiyesi ile ilgili ise, o şey eğer onu ikaz edip onun yanlıştan vazgeçmesi için birileri ile istişare maksadı taşımıyorsa, en azından gıybet ve dedikodudur. Eğer doğru değilse, yalan ve iftiradır. Müşteri iftirasını isbatlamakla mükelleftir. Yoksa “Haddi lian” gerekebilir.
Ve dahi, eğer biri hakkında onun aleyhine olmadığı ve yapmadığı bir şeyi ona isnat ediyorsanız, öbür dünyada o isnat ettiğiniz şeyi........
© Haber Vakti
visit website