Ne olacak bu insanlığın hali?
Batı dünyasında uyanış, İslam dünyasından daha erken başladı. Olayları sorguluyorlar ve çözüm arıyorlar. Sadece birilerini suçlamakla yetinmiyorlar ya da bir kurtarıcı beklemiyorlar. Elbette böyle davrananlar da var. Ama öbür taraf daha aktif. Gazze direnişi bu anlamda bir şok etkisi yaptı. PizzaGate, Epstein, Diddy, AGARTA, HABAT, Ukrayna, hepsi üst üste geldi. CoVID skandalı, ardından İklim yalanı, Karbon ayak izi fitnesi birbiriniz izleyen skandallar, 5G, StarLink, NeuraLink, Nesnelerarası İletişim, MK Ultra insanları derin uykularından uyandırıcı bir etki yaptı. Pedefolik, Satanist Siyonist’lerin saldırganlıklar bu süreci hızlandırdı. Hatta, özellikle batıda insanlar, İdeolojileri, Hristiyanlığı ve Museviliği, özellikle de bu anlamda dini yapıları sorgulamaya başladılar. İslamofobya da bitti gibi.
Atomizasyondan sonra Nötralizasyon gerçekleşti ve bu sürecin sonunda Agnostizm, neye inanacağını şaşırmış kalabalıkların çaresizliğini görüyoruz.! Bundan sonra sıra kör bir şiddet ve intihar, uyuşturucu! “Kimlik(sizleştirme) siyaseti” çözüm üretmek yerine sürekli iç çekişmelere ve kutuplaşmalara yol açmış, insanların dikkatinin dağılmasına ve gerçek güç yapılarının sorgulanmamasına neden olmuştur.
Artık herşey moda. Herkes kişi olarak ve kurumsal olarak, ürün bazında ya da Marka olarak Moda yaratmak (!?) için show ve kendini önde, üstün göstermek için yarışıyor.
Her yer kerhane oldu, her yer kumarhane.. Her yer alışveriş merkezi.. Porno Pandemisi dünyayı esir almış durumda. Pornografi her yerde, evinizde, cebinizde, aklınızda. Afişlerde, filmlerde. Sexin her türlüsü, toplum hayatında hızla normalleştiriliyor. Pedofoli normalleşti, sıra Ensest’te. Gençlik, aslında herkes aşırı bir cinsiyetsizleştirme ve cinselleştirme tehditi altında.
Bu gidişin sonu isyan! İnsanlar bir anda sokağa dökülebilirler ve bir pandemi gibi terör bütün dünyayı sarsabilir. Artık Ne dini önderlere, ideolojik önderlere, devlete güven kalmadı. Siyaset ve bürokrasi uluslararası sistem tarafından teslim alındı. Onlar da Media, Cemaat, STK ve Akademiyi, Sermaye sahiplerini arka bahçelerinde teslim aldılar. Giderek toplum varlık ve meşruiyetini kaybetmekte olan bu örgütlü yapılara karşı isyanın eşiğine geldi. Haddinden fazla şiddet, baskı, hukuksuzluk gayelerindeki hikmeti yok etti. Sallanan sistemlerin çöküşü, yıkılışı pek uzak gözükmüyor. (Şuara 227) “Ancak iman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlar, Allah’ı çokça ananlar ve haksızlığa uğratıldıktan sonra kendilerini savunanlar başkadır. Haksızlık edenler, neye nasıl dönüşeceklerini (başlarına nelerin geleceğini) yakında görecekler.”
Bu da geçecek ama korkarım yıkıp geçecek ve bu süreç beklenenden uzun sürecek. Özellikle de ülkemizde uyanış hala sağlanamadı. Herkes gelenin gideni aratmasından korkuyor, Allah’ın yardımını ve kendi hak edişini hesaba katıp, değişmesi gerekenin kendisi olduğunun farkında değil.
Satanist Pedefolik Siyonistler çok daha aktif. Bunlar “İnanca Karşı Savaş” başlatmış durumda. Biyolojik insanı sonlandırmaktan söz ediyorlar. Sadece Allah'a değil, Ahlaka da savaş açtılar. Şeytan onlara yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat vadediyor. Birileri de buna inanıyor. Bunlar Ahlak’ın, Maneviyatın, Edeb ve Haya’nın yokedilmesi için bir savaş açtılar. Materyalizmi savunuyorlar ama, Maddenin de anlam ve değerini kaybettiğinin farkında değiller. Çünkü Mülkiyeti de yok edemiyorlar. Sahibi olmadığınız, tasarruf yetkiniz olmayan bir Meta’nın ne değeri var ki. Batı'daki organize din şeytanlaştırıldı, Laiklik, Seküler hayat ve Ateizm “aydınlanma”nın tek yolu olarak gösterildi ve bu adeta kutsallaştırıldı ve yüceltildi. Dine karşı dinsizliğin kutsanması gibi bir şey bu. İnanca yönelik bu saldırı, toplumu ahlaki bir pusuladan mahrum bıraktı ve Materyalizm ve Hedonizmin yol gösterici ilkeler olarak kök salmasına izin verdi. Geleneksel değerler çökerken, insanlar tatmin için boş arayışlara yönlendirildi. Okul, basın, sermaye, moda, sanat dünyası adeta bunun misyonerliğini yaptı. Ve bu da onların psikolojik olarak belli yöne sürüklenmesine ve manipüle edilmesine kapı aralamakla kalmadı adeta zorladı. Bu inanç erozyonu, giderek daha ruhsuz ve kontrol edilemeyen bir topluma giden yolu açtı. Bu süreçte güç ve zevk arayışı, hayatın daha derin anlam ve gayesinde erozyona sebep oldu.. Din, ahlak ve gelenekten bağlarını koparan BİREYler olun, GENDER diye tanımlanan toplumsal cinsiyet kimliklerinden birini tercih edin. Bunlar hiçbir sınır tanımadan bir meçhule doğru sürüklenmeye başlamış gözüküyorlar.
İzolasyon ve Bağımlılık Batı'da, savaş sonrası........
© Haber Vakti
visit website