Ah Kıbrıs, vah Kıbrıs!
Hadiseler öyle peşi peşine geliyor ki, hangisine yetişeceğinizi bilemiyorsunuz. Olayların biri bitmeden, öteki başlıyor. Bazan öyle şeyler oluyor ki, güler misin, ağlar mısın bilemiyorsun. Rakıyı içince Venezilos’la kardeş olduğunu anlayanlar, 30 Ağustos üzerinden cevabı bulunamayan soruların cevabını arayanlar tarafında Yunan muhibbi olarak sorgulanıyor. Biz Gazze için memleket güzellemesi yaparken Yahudilerin Kudüs özlemini anlatan bir şarkının Türkçe versiyonu ile, “Bir Başkadır benim memleketim”le duygulanıyoruz.
Derdim çoktur hangisine yanayım. 30 Ağustos’ta bir yandan kışlada cami açılışı, öte yanda mezun öğrencilerin kılıçlı meydan okuması, daha bitmedi, bir Jandarma hanımla, Osmanlıcı bir imamın gayrimeşru yakınlaşması gündeme düşüyor.
Diyanet İşleri Başkanını “Milli Duahan” gibi her resmi açılışta dua okumaya davet edenler, Dua okumak için Ruhban olmaya gerek olmadığını bilmiyorlar mı? Hem zaten İslam’da ruhbanlık mı var. Sahi o altın rengi sırmalı, Turkish motifleri renklendirilmiş, albenili üniformayı (Cübbe diyecektim) kim giydirdi sırtımıza. Bari yapınca tam olsun, Cenazede siyah Cübbe, Zafer kutlamalarında Turkuaz, Bayram Günlerin çok renkli, celalli günlerimizde kırmızıya çalan bir renk, en azından kırmızı sırmalı. Ne bileyim, ritüel, seremoni, İkonografi, yerli ve milli motifler önemli.
Bu arada bir yandan kışlaya cami yapıyoruz, öte yandan yapılan cemiye cemaat olmasını beklediklerimiz kılıçlarını çekip “başkomutana” adeta meydan okuyor. Sahi sizce ne oluyor? Her şey yolunda mı?
Sahi sarığın yerine o fesi kim geçirdi başımıza. 2. Mahmut döneminde, Fes’i de başımıza zorla giydirmişlerdi. Onun için yapıldı o Feshane. Neyse ki şapkanın üstüne sarık sarmadılar. Zaten sarık dediğin de fitil/şerit. Hani fötr şapkaya sarık işini Vakko’ya ihale etselerdi, o bir çözümünü bulurdu. Şemsi siper kısmı yukarı katlamalı yaptın mı olurdu.
Neyse zaten, yakında siber imam da çıkar, siber müftü de. Kafasına Chip (NeuraLink) taktın mı herkes imam da olur müftü de. Kimliklerimize GENDER yazdıktan sonra, Van’daki örnek olayda olduğu gibi, kadın imam da olur, erkek imam da. Alkol alan, zina yapan imam oluyorsa, Din, ahlak, gelenek ve biyolojik cinsiyetinden bağımsız, GENDER diye tanımlanan, Nesnelerarası İletişimin NESNE’si olan GENOM bir BİREY daha bugünden İstanbul sözleşmesi ve Lanzarote çerçevesinde her şey olur. LGBT’yi geçtik artık. Akışkan ve değişken cinsiyet sahibi bir nesil geliyor. İlaç, Gıda, Çevresel etki mekanizması, 5G, WiFi-BioRezonans yöntemini kullanan BioHackerler tarafından dönüştürülüyoruz. Zaten biz Biyolojik İnsan neslinin son örnekleri değil miyiz?
Ha sahi, yine konu nerelere gitti. Biz tam da Irak’la işleri yoluna koyalım derken Türkiye'ye ait Aksungur İHA'nın düşürüldüğünü duyuran Tuğgeneral Abdulselam Hamudi Ramazan, gözaltına alınarak Bağdat'a götürüldü. Peki sonra ne oldu, bilmiyoruz. Bildiğimiz Kerkük’te işler........
© Haber Vakti
visit website