Adı konmamış süreci kim yürütecek?
Diyarbakır'dan Mardin'e dolmuşla gelmek kolay oldu. Çünkü sıcaklar kırılmış ve hava limonata tadındaydı. Bilen biliyor, yaz aylarında bu güzergahta yolculuk yapmak feci bir eziyete dönüşüyor. Velhasıl, şoförle "Klimayı açar mısın?" tartışması yaşamamak nimet gibi bir şeydi.
Ancak Yeni Mardin'den Eski Mardin'e çıkmak hafif tertip bir maceraya dönüştü. Şehir içine çalışan dolmuşlar tıklım tıkıştı. Binmek pek mümkün görünmüyordu. Boş bulup atladığım takside ise başka bir sürpriz bekliyordu beni. Cumhuriyet Meydanı'na gitmek istediğimi söylediğimde şoför, "Seni ancak girişe kadar götürebilirim" dedi. Nedenini sorunca trafiği gösterdi: "İçeri girersem çıkamam. Hem yürüyerek daha hızlı gidersin."
Trafik daha Yeni Mardin'de kilitlenmişti. Araçlar dura kalka ilerleyebiliyordu. Taksicinin önerisi akla yakın görünüyordu. Ayrıca cadde başından ya da bilinen eski ismiyle Deriyê Meşkîna'dan (Meşkinalıların Kapısı) Cumhuriyet Meydanı'na yürümek keyifli de olabilirdi.
Araç trafiği tam bir felaketti. İyi ki yürümüşüm gideceğim yere. Fakat iki kişinin yan yana zor yürüyebildiği kaldırımdaki yaya trafiği de kolay değildi. Taksi şoförü trafik yoğunluğunu hafta sonu yoğunluğuna yormuştu. Doğruydu, çevredeki illerden ve ilçelerden insanlar Eski Mardin'e akın etmişti sanki. Ama turlarla gelen turist sayısı da azımsanacak gibi değildi. Küçük dükkanların önünde kümeleşen ve dar kaldırımdaki yaya trafiğini felç edenler, turlarla Mardin'e gelenlerdi zaten. Bıttım sabunuyudu, Süryani şarabıydı, çerezdi, gümüşçü dükkanlarıydı derken kaldırımda ilerlemek için akrobatik bazı hareketlere ihtiyaç duyuluyordu.
Mardin'de sonbahar turizmi bütün yoğunluğuyla devam ediyordu. Geleneksel kıyafetler giyen kadınlar, Şervano şarkısına ritim tutan, meydanda süslenmiş katırlarla fotoğraf çektiren turistlerin davranış biçimi için oryantalist demek mümkün ancak, en azından şimdilik, "enteresandı" demekle yetinmeyi tercih ederim.
Bütün bunları izleyeceğim bir kahve biliyorum. Derlediği çayları müşterilere dağıtan kahveci ile birlikte sokağı izlemenin de bir keyfi var.
Mardin'de sadece turizm ticaret yoktu, siyaset de vardı elbette. Yeni bir sürecin konuşulmadığı Kürt şehri hatta köyü yoktur zaten. Muhtemel bir süreç konuşuluyor, yorumlanıyor, nasıl olması gerektiği konusunda fikirler beyan ediliyor. Bir tokalaşmadan bin mana çıkarmak için mekan ve zaman sınırı yok üstelik. Evde, kahvede, herhangi bir toplantıda tokalaşmanın evrileceği yer konuşuluyor.
Mardin'de muhtemel bir yeni süreç, Diyarbakır'daki ciddiyetten farklı olarak, tuhaf bir rahatlıkla yapılıyor. Bu rahatlığı, "Yeni bir çözüm süreci olsa da olur olmasa da olur" noktasına getirenler var. Bu kesimin yaklaşımında insanın........
© Gazete Duvar
visit website