Çiğ süt fiyatı ve üretim sözleşmesi
Çiğ sütte üretici ile sanayici (alıcı) arasında geçmişten bugüne fiyatla ilgili sorunlar yaşanıyor. Çiftçi ürettiği sütün fiyatını belirleyemiyor. Birileri üretici adına fiyat belirleyip açıklıyor. Sonra da bu fiyata çoğunlukla uyulmuyor. Daha düşük fiyattan süt alınıyor.
Son 30 yıla bakıldığında, farklı yöntemler uygulansa da genellikle kaybeden hep üretici oluyor. En son söyleyeceğimi baştan belirteyim. Sorunun kaynağında milyonlarca çiğ süt üreticisinin “örgütsüz” olması var. Bir tarafta küçük aile işletmesi diye adlandırılan, 15-20 baş ineği olan milyonlarca üretici, diğer tarafta sayıları iki elin parmağı kadar olan güçlü süt sanayicisi var. Bunlara mandıraları ve küçük işletmeleri ekleseniz bile, örgütsüz ve güç birliği yapamayan üretici ile güçlü sermaye sahibi alıcılar karşı karşıya geliyor. Genellikle de güçlünün dediği oluyor.
Özellikle 2010 yılından sonra sektör dışından çiğ süt üretimine giren şirketler, girişimciler ilk kez maliyet konusunu gündeme getirdi. Daha önceleri çiğ sütün maliyeti bile doğru dürüst konuşulmazdı.
Ulusal Süt Konseyi (USK) 2009 yılında kurulmadan önce çiğ süt fiyatı, Köy-Koop Birliği ile büyük süt sanayicileri arasında yapılan ihale ile belirleniyordu. İhalede belirlenen fiyat ülke genelinde baz alınıyor ve süt fiyatı buna göre oluşturuluyordu. Fakat ihale sisteminde de çok sorun yaşandığı için, üretici, sanayici ve diğer aktörlerin yer alacağı ortak bir platformun oluşturulması fikri ortaya çıktı.
Bu fikri ilk kez ortaya atan ve bu konuda ciddi çalışmalar yapan Sütaş’ın Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz’dı. Muharrem Yılmaz’ın üzerinde çalıştığı ve önerdiği Ulusal Süt Konseyi, bağımsız, tarafların temsil edildiği, süt fiyatı üzerinden yapılacak kesinti ve devletin sağlayacağı bir kaynakla fon oluşturularak piyasayı düzenleyen bir yapının kurulmasıydı. Yani süt fazlası olduğunda piyasadan sütü toplayıp süt tozuna çevirecek, süt üretimi az olduğunda bu süt tozunu piyasaya sürerek piyasayı düzenleyecek bir yapı öngörülüyordu.
Hükümet, bakanlık böyle bağımsız bir yapı istemedi. Kendisine bağlı, kendi sözünden çıkmayacak yapıda bir Ulusal Süt Konseyi kurulmasını sağladı. Ulusal Süt Konseyi’nin kuruluşunu öngören yönetmelik 23 Eylül 2008 tarihli Resmi Gazete’de yayınladı. Bu yönetmelik çerçevesinde 26 Ocak 2009’da toplanan Ulusal Süt Konseyi Kurucular Kurulu geçici yönetim kurulunu seçerek göreve başladı. Böylece sektörde 10 yılı aşkın bir süre konuşulan, tartışılan Ulusal Süt Konseyi resmen kuruldu.
Piyasaya müdahale gücü, herhangi bir yaptırımı olmayan Ulusal Süt Konseyi’nin, yapısı itibariyle yaşanan sorunlara çözüm üretmesi mümkün değildi. Geçen 15 sene bunu gösterdi. Ulusal Süt Konseyi’nin yönetimi 4 farklı gruptan oluşuyor. Yönetimde, sanayici alt grubu 3 üye, üretici alt grubu 3 üye, kamu alt grubu 3 üye ve sivil toplum kuruluşları alt grubu 3 üye ile temsil ediliyor. Yönetim Kurulu’ndaki toplam 12 üyeden sadece 3’ü çiğ süt üreticisi.
Konsey’in yaptığı en önemli iş, çiğ süt referans fiyatını belirlemek. Yani çiftçinin ürettiği çiğ sütün fiyatını sütü alan sanayici, sütle ilgisi olmayan bürokrat, üniversitedeki öğretim üyeleri belirliyor. Bu mantıkla, “sanayicinin ürettiği paket sütün fiyatını da yem fiyatını ve diğer girdilerin fiyatını da Konsey belirlesin” denilirse süt sanayicisi, yem sanayicisi bunu kabul eder mi?
Konsey yönetimindeki sanayici doğal olarak sütün ucuz olmasını ister. Bürokratlara........
© Ekonomim
![](https://cgsyufnvda.cloudimg.io/https://qoshe.com/img/icon/go.png)