Enflasyonda düşüşe iç talep direnci
Geçen yıl ikinci yarıdan itibaren uygulamaya konulan ve temel hedefi üç yıl sonra enflasyonu tek haneli düzeye indirmek olan programın ekonomiyi soğutucu etkileri istatistiklere yansırken, iç talep cephesindeki yavaşlama öngörülene göre düşük kaldı.
Yaklaşık bir yıldır uygulanan parasal sıkılaştırma esaslı ekonomik programın temel hedefi, TÜFE bazında enflasyonun bu yılın sonunda yüzde 38’e, 2025 sonunda yüzde 14’e ve 2026’da yüzde 9’la tek haneye düşürülmesi. Bir yıllık uygulama dönemi sonunda yıllık bazda enflasyon daha çok baz etkisiyle olmak üzere ilk kez haziranda düşüşe geçti, temmuzda yine baz etkisiyle gerileme hızlanarak devam etti.
Ancak Merkez Bankası’nın geçen hafta açıkladığı yılın üçüncü enflasyon raporu, enflasyonda temel belirleyici faktörlerin başında gelen iç talebin henüz istenilen oranda daralmadığını ortaya koydu. Program döneminde faizlerin aşırı yükselmesi, kredi imkanlarının daralması gibi nedenlerle daralan iç talep, rapora göre hala enflasyonist düzeyde bulunuyor. İç talep, hala enflasyon üretiyor ve enflasyonda öngörülen hızlı düşüşe karşı direnç oluşturuyor.
Merkez Bankası’nın son enflasyon raporuna göre, talep fazlalığı nedeniyle ekonominin kapasitenin üzerinde çalıştığı ve bunun talep yönlü enflasyonist baskıya yol açtığının göstergesi olan çıktı açığının hala pozitif bölgede bulunuyor ve buna göre iç talebin mevcut düzeyi dezenflasyona direnç oluşturuyor.
Bir ekonomide gerçekleşen çıktının potansiyel düzeyinden farkına “çıktı açığı” deniyor. Enflasyon hedeflemesi rejiminde merkez bankaları gerçekleşen enflasyon yerine geleceğe ilişkin enflasyon beklentilerine göre politikalarını şekillendiriyor. Çıktı açığının “pozitif” olması, ekonominin kapasitesinin üstünde çalıştığı ve bunun talep yönlü enflasyon artışına yol açacağını gösteriyor. Buna karşılık çıktı açığının “negatif” olması ise ekonomide zayıf talep kaynaklı arz fazlalığı veya atıl kapasite bulunduğu, bunun da enflasyonda düşüşe neden olacağı anlamına geliyor.
Merkez Bankası’nın, şubat ayında yayımlanan yılın ilk enflasyon raporunda, çıktı açığının eksiye geçeceği, başka deyişle talep azlığı nedeniyle ekonominin potansiyelinin altına ineceği ve dezenflasyon sürecinin başlayacağı tarih olarak “mayıs ayı” öngörülmüştü.
Banka, dezenflasyonda başlangıç işareti niteliğindeki çıktığı açığının negatife dönüş tarihine ilişkin projeksiyonları tutmadığı için hedefleri son iki enflasyon raporunda da revize etmek zorunda kaldı. Mayıs ayında yayımlanan yılın ikinci enflasyon raporundaki projeksiyonda bu tarih temmuz olarak revize edildi. Geçen hafta açıklanan üçüncü enflasyon raporunda ise negatif çıktı açığı için öngörülen tarih bu kez eylül ayına ertelendi.
Şubat ayı projeksiyonunda........
© Dünya
visit website