menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Babası 'boşver bu işi' dedi, Avrupa’nın ‘Divası’ oldu

47 1
03.05.2024

90’lı yılların başında döküm atölyesi olarak kurulan Adöksan, baba Mehmet Emin Şener’in vizyonu ve kızı Ajda Şener’in yönetiminde Avrupa’nın zirvesine çıktı. Erkeklerin dünyasına ‘farklı’ bir bakış getiren Ajda Şener, Adöksan’ın adını dünya markası yaptı.

Fabrika sahibi olmayı 10 yaşında istedi. Babası gemi makine mühendisi Mehmet Emin Şener’i işinde ziyaret etmek en büyük tutkusuydu. Döküm atölyesi olan babasına bu alanda çalışmak istediğini söylediğinde “Git başka işler yap, Avrupa’da iş kur” cevabını aldı ama tutkusundan vazgeçmedi. Yeni mezun Ajda Şener, kolları sıvadı ve 20’li yaşlardan itibaren Dudullu’daki döküm atölyesini Avrupa’nın en büyük şirketleri arasına taşıdı. Adöksan bugün Alman arabalarına kompleks ürün geliştiriyor, birçok sektöre yüksek nitelikli parçalar üretiyor. 20’den fazla ülkeye satış yapan Adöksan, 100 milyon euro ihracat hedefiyle 4. fabrikasını 2023 yılında hizmete soktu. Ajda Şener ile, Adöksan’ın gelişim hikayesi, erkek egemen bir iş kolunda nasıl Avrupa’nın ‘Ajda’ markası olduğunu konuştuk:

Ajda Hanım, erkek egemen bir iş kolunda, döküm sanayindesiniz. Neden bu iş kolu?

Babam gemi makine mühendisi. Uzun zaman denizlerde çalıştı. Çok da keyif alıyordu. Çocukken onun bu iş ruhu benim için heyecan vericiydi. Son derece karizmatik ve ne istediğini iyi bilen bir insandı babam. Ancak biraz da tesadüfler sonucu babam dökümcü oldu. Kendi işi kadar sevmiyordu belki ama bu iş kolunda yoluna devam etti. Açıkçası babamın aksine benim de çok hoşuma gitmişti.

17 yaşımdan itibaren babama eşlik ettim. O dönem Dudullu civarındaki dökümhaneye gitmeye başladım. Bana hep teknik kapasitesi çok yüksek bir iş kolu gibi geldi. Sürekli size meydan okuyan bir yapısı var. Zor meşakkatli bir iş. Çoklu parametrelerle uğraşıyorsunuz. Tüm değerler anlık değişkenlik gösterir ve sürekli sorunlarla karşılaşırsınız ve doğal olarak hep çözüm üretmek zorundasınız. Zihni geliştiren, sorun çözme kapasitemizi zorlayan ve sürekli kendimi geliştirmek zorunda hissetmem bu mesleği sevmeme sebep oldu.

Kuşak değişimi nasıl oldu?

90’lı yılların henüz başı ve henüz öğrenciyken babamın da vizyonu ile kendimi geliştirmeye başladım. 2 saat okula gidiyorsam 8 saatim kendimi geliştirmeye çalışarak geçti. Yeminli mali müşavirlerle çalışarak muhasebe ve finansa odaklandım. Öyle ki okul bittiğinde Adöksan’ın finans bölümünü ben yönetmeye başlamıştım. 90’ların ortasında şirketi anlamaya ve sektörü araştırmaya başladım.

Nasıl çalışıyoruz, ne üretiyoruz, kimlerle çalışıyoruz şekilde. 3 yıllık bir dönemdi bu. O dönemde başta Arçelik ve Ford olmak üzere iç piyasaya çalışıyorduk. Önemli bir tedarikçiydik ama teknik bir üretim değildi bu. Bu haliyle şirketin çok fazla ilerleyemeyeceğini gördüm. Kapasite ve gelişim sınırlı kalıyordu. 90’ların sonuna doğru artık işin başına geçip radikal değişiklikler alma zamanı gelmişti. Tabir yerindeyse iç piyasada sığ bir teknik ile çalışıyorduk.

Dönemin iç........

© Dünya


Get it on Google Play