İthalatçı olmak zor zanaat
İthalatın ihracatın kardeşi olduğunu, ithalat olmadan ihracatın her zaman mümkün olmayacağını sıkça dile getirirken, ülkemiz için ithalatın da en az ihracat kadar önemli olduğunu cesaretle söyleyebilenlerin de herhalde başında geliyorum.
Dış ticaret fazlası verebilmeyi hayal eden bir ülke olarak bunun ithalatı kısıtlamaktan geçmediğine ikna etme yönündeki çabamı, bu yazımla da ortaya koymaya çalışacağım. Çok rakamlara boğmayı istemesem de, kısa bir iki veri paylaşacağım. Yılın ilk üç ayında ihracattaki artış %3,6 iken ithalattaki azalma ,8 olmuş. Yani bir şekilde ithalatı düşürme yönündeki politikalar bu yönde sonuç vermeye başlamış, makas kapanmaya başlamış.
Veriler böyle söylese de, gerçek manada dış ticaret açığını kapamak ithalatı kısmaya çalışmaktan mı geçer sorusunun cevabını anlamak için üretimimizin ne oranda ithalata dayalı olduğunu anlamak gerekiyor. İhracatımızın yaklaşık % 95’ini imalat, % 3,5’unu tarım, ormancılık ve balıkçılık, % 1,5’unu ise madencilik oluşturmakta. Gelelim ithalatın dağılımına. İthalatlarımızın % 70,6’sını ara mallar, yani üretimde kullanılan hammaddeler, % 14,8’ini sermaye malları, sadece % 14,5’unu ise tüketim malları oluşturmakta.
İlk 3 ayda en çok ithalat yapılan ülke ise, Rusya. Petrol, doğal gaz, taşkömürü, demirçelik ürünleri, işlenmemiş alüminyum ve muhtelif tahıl gibi ürünleri bu ülkeyi birinci sıraya taşımış durumda. Dış ticaretle uğraşanlar bilirler; ülkeler ihracatını arttırmak için pek çok teşvik........
© Dünya
visit website