Sorumluluğumuzun Bilincinde Olmak
“Olgunlaşarak olmak ve olduğundan başka bir şey olmamak…” Çoğu zaman saptırılan ve bozulan bu formül, insanın bakış açısı ve duruşunu özetleyen bir formüldür. Ne zaman ki bu bakış açısı, derunilik veya etkililik eyleminin boyutlarından yoksun bırakılırsa, işte o zaman bu konu saptırılmış olur. Kaldı ki iman ve eylem, kâmil insanın içi ve dışıdır; eylemden ayrılmış bir iman, saf şahsi dindarlık şeklinde buharlaşır gider. İmandan kopuk bir eylem de insanı ilkel hayvanlığa geri götürür. İslam Medeniyet tasavvurunda insanın insanlığa karşı birtakım yükümlülük ve vazifeleri vardır.
İslam, Batı tipi ayrıcalık ve istisnalık iddiasındaki sistemlerin ötesine giderek insanın insanlaşmasının ana ve cihanşümul akımını keşfetmiştir. İnsan, insani hak ve sorumluluk noktasında, tabiatı aşarak, bütün insanların sorumluluğuna seslenen, insanı sahiden insancıl kılan değerleri insanlığa hatırlatmakla mükellef bir varlıktır. Hakeza insan, yeryüzünde Allah’ın halifesidir. Müslüman hak, hürriyet, mülkiyet, siyaset, yönetim işlerinde ve tabiata hükmetme gibi hususlarda fıtrat kanununa uygun hareket etmek zorundadır.
Kur’an, “insanın âlemlerin rabbi tarafından en mükemmel bir şekilde yaratıldığını” beyan ederken Yahudiler, kendilerinin üstün ırk........
© Doğruhaber
visit website