Kimisi randevu arıyordu; kimisi onay bekliyordu!
Ulusal Birlik Partisi’nin kurultay süreci siyasetin nasıl “döndüğünü” göstermesi bakımından öğretici oluyor.
Olaylar UBP içinde yaşandığına göre bazı olguları “gerçeklik” olarak kabul etmek gerekiyor. Bu gerçekliklerin başında, UBP’lilerin KKTC yönetimini Türkiye’nin bir “alt yönetimi” olarak kabullenmekte sakınca görmedikleri geliyor. Bugüne kadar, “KKTC’yi biz kurduk. Türkiye ile eşit bir devlet olarak yaşatmak istiyoruz ve bunun için de kendi yağımızla kendi ciğerimizi kavuracak; ayakları üstünde duran bir kamu maliyesi ve ekonomi yaratacağız” iddiasında olan tek bir UBP’li bile görmedim. Onlar, bunu söyleyenlere gülüp geçmeyi tercih ediyorlar.
Politik çerçeve bu olduğu zaman UBP liderliğinin belirlenmesinde Türkiye’deki hükümetin belli bir ağırlığı oluşuyor. Bu ağırlık yıllardan beri hissediliyor; az veya çok. Çok eskiden Rauf Denktaş vardı ve bu ağırlık Denktaş aracılığı ile ortaya konuyor; faturası yine Denktaş tarafından ödeniyordu. Şimdi, iddia sahipleri kendilerine farklı güç odakları bulmak ve Türkiye’deki otoritenin onayını bu odaklar üzerinden sağlamak zorunda kalıyorlar.
Basına da........
© Diyalog Gazetesi
visit website