BİR RAMAZAN HİKÂYESİ
Derler ki; bir hikâye iki parçanın bir araya gelmesiyle yapılır.Biri masalın bedeni,iskeleti diğeri de canıdır yani ondan çıkarılan derstir.
Hikayelerin hem öğretici bir yönü vardır hem de insana farklı açılardan bakma imkanı sunar.Bazen keyif verir,bazen çözüm getirir.
Okuduğum bir kitapta diyordu ki; dünyanın duyduğu hikâyeler değişirse dünya değişir.Öyleyse güzel hikayeler olmalı hayatımızda.
Eskiden bu ay geldiği zaman Ramazan eğlenceleri olurdu.Meddahlar, Hacivat Karagözler gibi...
Bir toplumun devamlılığı için kendilerini ait hissettikleri benzerlikleri,gelenek görenekleri, paylaştıkları ortak değerleri ve inançları olması gerekiyor.O yüzden gelenekleri sürdürmek önemlidir.
Ben de son yıllarda Ramazan aylarında sizlere burada hikaye anlatıcılığı yaparak,hikaye paylaşıyor, geleneği sürdürmek istiyorum.
TUHAF RAMAZAN HOŞAFI
II.Mahmut döneminde iki defa Şeyhülislâmlık makamına gelen Dürrizade Seyyid Abdullah Efendi, İstanbul'un hali vakti yerinde ailelerinden biriydi.Üsküdar'da inşa ettirdiği "Paşa Kapısı "olarak bilinen konakta........
© Denge
visit website