menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Hukuk, ceza ve caydırıcılık konusu - Kazım Özok

12 6
17.10.2024

Küçük Narin’in Diyarbakır’da hunharca katledilmesinden sonra “ölüm cezası” tartışmaları yeniden gündeme geldi. Önceden, Türk Ceza Kanunu’nda ölüm cezası idam olarak uygulanıyordu. Askeri Ceza Kanunu’nda ise bu cezaya mahkûm olan asker kişiler kurşuna diziliyordu. Ölüm cezası, AB (Avrupa Birliği) yasaları ve evrensel normlara uygunluk düzleminde 03.08.2002 tarihinde 5218 sayılı yasayla mevzuattan çıkarıldı.

Narin örneğinde olduğu gibi, hunharca işlenen cinayetlerde yüreklerin, ancak ölüm cezası ile soğuyacağı, hem yakınlarının ve hem de toplumun böylece tatmin olabileceği akla gelebilir. Ne var ki idam cezası ile en adi cinayeti işleyen bir kişi, bu eyleminin karşılığı olarak sadece birkaç saniye çektiği çok şiddetli bir fiziki acıyla yaşamını yitiriyor.

Oysa; idam cezası yerine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının uygulandığı ülkemizde, iyi ve etkili bir infaz sistemi olsa, bu kişi ancak 30 yıl sonra koşulla salıverilecek ve hapisliğinin bir bölümü de hücrede olacak. İşte, o takdirde o kişi yaptığının bedelini çok ağır ödeyecek. Oysa bugün, en ağır cezaya mahkûm olan kişi, günün birinde nasıl olsa olası bir afla dışarıya çıkarabileceğini düşünüyor ve bu yüzden de ülkemiz maalesef suç cennetine dönüşüyor.

Ölüm cezasından yana olan müellifler, düşüncelerini “zaruri ceza” nazariyesine dayandırıyorlar. Bunlara göre; en ağır suçu işlemiş olanlara,........

© Cumhuriyet


Get it on Google Play