Edebi buluşmaların anlamı
“Kusursuz erdemli toplum arayışı” yeni bir bakış/düşünüş değildir. Her çağda yaşanan altüst oluşlar, çöküşler, değişmeler sonucunda insanlığın bir bölümü (tıpkı Stoacılar gibi) yeni/düzenli/erdemli toplum arayışına yönelmişlerdir.
Bunun için eğer bir örnek/model aranıyorsa, çok da uzağa değil, doğaya bakmak yeterlidir.
Dostum Ahmet Erözenci’yle Güneyköy’deki çiftlik evinde konuşurken o “yeşil dünya” ile örülü evin seyrindeki ağaçlarla göğün buluşması, börtü böcek, orada adlandırılan her bir nesne beni Seneca’ya döndürdü ister istemez.
Gelinip yaşanılan bu köyün doğasının her anlamda öğretici, hatta yönlendirici olabileceğini gözledim demeliyim.
Bunu da kurulan evlerin mimari düzeninden, bahçelerin doğallığına, yörede üretilen ürün çeşitliliğine bakarak görebiliyordunuz.
İşte o atmosferdeki konuşmalarımızın bir ucu edebiyata, diğer ucu hayatın o akışkan seyrindeki yazarın durumuna taşımıştı bizi... Nerede nasıl yazmalı/neyi, nasıl anlatmalı bu sohbetimizin bir başka boyutuydu.
İyi, güzel, erdemli, içkin bir edebiyat yolu tıpkı Stoacıların önermeleri gibi; ortak buluşma noktalarıyla var olabiliyordu ancak!
Biz, bunu, böyle dillendirirken; buradaki yeri/ mekânı bir çıkış noktası kılarak, “edebi birlik” yolculuğuna çıkabileceğimizi de konuşmuştuk dostumla.
Oradan ayrılıp yönümü Misiköy’e dönmüşken; İstanbul kentini........
© Cumhuriyet
visit website