"Bekle Dedim Gölgeye" ve Olimpiyat Oyunları..
İçeride, eko-politik gündemin birinci ve merakla beklenen başlığı olan yılın üçüncü dönemsel enflasyon raporunda; Merkez Bankası’nın mevcut parasal politikalar duruşunu koruduğu görüldü. Altmışaltı sayfalık hacmi ile, TCMB’ nin; bekle-gör politikasını sürdürdüğü ve işi adeta “66’ ya bağladığı!” gibi bazı değerlendirmelerin de gündeme geldiği izlendi. Beklentilerin aksine, mevcut enflasyon hedeflerini aynen koruyan Merkez, aritmetik gerçekleri aşan bir “romantizmle”, sanki farklı bir alanda, bir büyük ustanın; Atıf Yılmaz’ ın yapıtlarını hatıra getirmiş oldu: “Bekle Dedim Gölgeye (1987)” ve “Hayallerim, Aşkım ve Sen (1990)”.. Erken dezenflasyonist süreçte, Beklenti Yönetimi mekanizmasından elbette yararlanmak ve fakat, “temenni” ile “tahmin” arasındaki farklılığa göre duyarlı ve gerçekçi (romantik olmayan) bir duruşu benimsemek daha isabetli olacaktır.
“Tahmin aralığı” söylemi ile, 2024 yılsonu tahmin manşetini, zımnen B oranı tavanına yaklaştırmış olan TCMB’ nin; senenin üçüncü raporunda sekiz puanlık tahmin bantını artık daraltması beklenirdi. Daha gerçekçi bir beklenen güncelleme ise, ’ lük 2025 ve %9’ luk 2026 yılsonu hedeflerinin yukarı yönlü güncellenmesi ve orta vadede hala geçerli tutulan %5 hedefinin; en azından “tek haneli rakam” şeklinde revizyonu şeklinde ifade edilebilir. Soru-cevap faslından akıllarda kalan; “beklentiye değil, seyre bakıyoruz. (Karahan)” ve “tahmin ve arar hedef ayrıştırmasını iyi yapmak lazım, aralıkta kaldığımız sürece orta noktayı, gidemeyebiliriz ama, zorluyoruz. (Akçay)” ifadeleri olup, kapsamlı ve sorgulayıcı sorulara, “geçiştirici ve sınırlı içerikte cevaplar sunma” tercihinin dikkat çektiği, ayrıca not edilmelidir.
Nihayet, bu zorlu süreçte, meselenin çözüm yükü ile faturasının, sadece TCMB omuzlarına yüklenemeyeceği gerçekçi ve hakkaniyetli yaklaşımı da asla ıskalanmamalıdır. Sadece, parasal........
© CNN Türk
visit website