2024 Pirelli Takvimi ve Londra’da gerçekleştirilen renkli galası..
Açıkçası Pirelli Takvimi’nin ‘Magazine London’daki lansmanında böyle bir arayış içinde değildim. Özellikle de belli bir resmiyet içerisinde gerçekleştirilen, kırmızı halıdan geçerek birçok ülke vatandaşının bir araya gelerek oluşturduğu seçkin bir topluluğun içerisinde.. Bilirsiniz böyle gecelerde kadınlar en şık, erkekler de en yakışıklı hallerinde olurlar ve öylesi önemli bir parti içerisinde geçirdikleri süre boyunca bazı kavramlar kapının dışında kalır. Daha çok eğlence ve de kutlama ön plandadır.
O gala gecesinde işte böyle güzel bir eğlencenin başladığı sırada Prince Gyasi kendi konuşmasını yapıp sahneden indiği anlarda fotoğraf çektirmek için Gyasi’nin yanına gittim. Şapkalı zarif bir kadının elini sımsıkı tutmuş bir biçimde heyecanla bir şeyler anlatıyordu. Ben konuşup kendimi tanıtınca, Gyasi bu şapkalı hanımefendiye kibarca ‘anneciğim bir dakika bana müsaade edebilir misin? Birazdan hemen yanına geliyorum..’ diyerek elini annesinden çekti ve aynı elini bana doğru uzattı. Bir gün evvel röportaj sırasında tanışmış olsak da aslında beni tanımıyordu, daha doğrusu onun ailesinden biri değildim ancak aynı annesinin elini tuttuğu gibi elimi sımsıkı tutuyor ve de objektife bu şekilde gülümseyerek poz veriyordu. O an, takvimi taşımaya yardımcı, bana göre bir inovasyon harikası olan altın elin görünürdeki fütüristik tasarım oluşuna dair olan önemli ve de Pirelli’nin inovasyon tutkusunu yansıttığı ‘birlikte yola çıkma’ metaforuna dair olan derin anlamlarının ötesinde Gyasi’nin belki de hayatında son derece önemli olan ‘el tutma, el ele yürüme’ kavramına da gönderme yapan bir tasarım olduğunu düşündüm.
Ailesi ile beraber kendisi için ayrılmış olan o sevgi çemberinden ayrılıp kendi yerime geçerken yalnızca takvimin kenarındaki bu altın elin bile Gyasi’nin çok boyutlu dünyasının bir izdüşümü olduğunu düşünüyordum. Hem çocuksu ve de gerçek sevgiyi gösterebilen, hem de masumiyet ve samimiyet gibi günümüzde nadir rastlanan kavramları üzerinde iyi taşıyabilen biri olduğunu hissettim. Bu nedenle de Gyasi’nin, Pirelli’nin son 60 yıllık tarihinin 3’ncü dönemine rastlayan 50’nci edisyonunu fotoğraflayan ilk Afrikalı siyahi sanatçı oluşu ve de takvimde yer alacak fotoğrafların Pirelli’nin alışılmış çekim standartlarının çok ötesinde hem Afrika, Gana hem de Londra'da gerçekleştirilmesi son derece anlamlıydı. (Bir hatırlatma olarak, Pirelli Takvimi’nin tarihi 3’e ayrılıyor. 1964 - 1974 yılları arasında Beatles’ın, rock müziğin ve mini eteğin moda olduğu, genç protest hareketlerin öne çıktığı, Vietnam karşıtı gösterilerin yapıldığı dönem ile başlayan ve devam eden ilk dönemin ardından 1984 - 1994 yılları arasındaki ilk dönüşümlerin olduğu ikinci dönem geliyor. Bunun sonrasında ise 1994 yılında 3’üncü dönem başlıyor ve bu dönem de günümüze kadar uzanıyor. Dolayısıyla Pirelli Takvimi her yıl dönemin en saygın fotoğrafçıları tarafından çekilen fotoğraflarla zamanın geçişini görsel bir şekilde anlatan, çağdaş kültürü kendi bakış açısından yorumlayan ve de genellikle yeni trendler belirleyen son 60 yıllık tarihin önemli bir parçasını bu takvimler arasında barındırıyor.)
Takvimi fotoğraflayan sanatçılardan 39’uncusu olan 27 yaşındaki Afrika Gana’lı genç yetenek Prince Gyasi’nin bu yılki takvime kattığı anlam ve de takvimin sayfaları için seçtiği yetenekler ise oldukça güzel bir hikayeden geliyor. Takvim teklifini aldıktan sonra Gyasi’nin ilk yaptığı şey bir manifesto yazmak oluyor ve sonra da bu manifestoya uygun olan, çocukluğundan bu yana kendi hayatını etkilediğine inandığı, hayatının ‘zamansız’ olarak tanımlanan alanında yer etmiş kişilerden bazı yetenekler seçiyor.
Mesela Tiwa Savage, Gyasi’nin her gün dinlediği müzik listesinde en üst sıralarda yer alan bir isim. Angela Bassett ise 7 yaşındayken izlediği, ‘yanında durmak bile bir tür hayal’ dediği bir aktris, James Samuel ise ‘büyük abim gibidir’ dediği, vizyonu ve dehası ile hayatına büyük katkısı........
© CNN Türk
visit website