Zaman sahipsiz değildir
İş günleri ve tatiller; biteviye tekrar eden törenler ve ritüeller. Takvim, iktidarın zamana sahip olma iddiasını taşır ve size durmadan zamanı hatırlatır. Takvimi devre dışı bıraktığımız zamanlar da vardır, oyun oynarken zamanı unutursunuz: “Birbirini kovalayan eğlenceler sayesinde günler, haftalar yıldırım gibi geçiyordu.” Collodi’nin Pinokyo kitabında, nüfusu tamamıyla çocuklardan oluşan Eğlenceler Ülkesi’nde takvim, “tek bir tatil gününün ölçüsüz genleşmesiyle aniden duruverir” (Agamben). Eğlenceler ülkesinin şenliği, curcunası, çılgınlığı takvimin felç olup çökmesiyle sonuçlanır. “Düşünün ki sonbahar tatili bir ocakta başlıyor ve aralık sonunda bitiyor.” Takvim, zamanı sabitlemenin ve sahiplenmenin bir yöntemi. Sadece zaman mı? Mekân da sahiplenmelidir. “Siyasi iktidar mekâna hâkim olur ya da hâkim olmayı amaçlar” (Lefebvre). Meydanlara dikilen anıtlar, iktidarın mekânı sahiplendiğini gösteren işaretlerdir; takvimin noktalarını oluşturan törenler ve ritüeller ise zamanı sahiplenmesinin göstergeleri. Anıtlar ve anıtların etrafında gerçekleşen törenler ve ritüeller bedenlerin mekân ve zaman içindeki hareketlerini ve ritimlerini belirler, bedenleri biçimlendirir. İktidarın zamanı ve mekânı içine hapsedilmiş bedenler disipline edilir. Oyun oynayan birey, yitirdiği zamanı ve mekânı ele geçirmekle kalmaz, özgürlüğünü de ele geçirir, kendini ve mekânını özgürce biçimlendirebilir.
........
© Birgün
visit website