Uyumlu tenler, uyumsuz benler
“Şehir flanörü, diyalektik kutupları arasında çekiştirerek kendini ona açar: kendini manzara olarak sunar ve onu kapatır.” (Benjamin). Şehir, çok farklı dokulardan oluşmuş açılıp kapanan bir yüzeydir, şehirle birlikte bedenler de açılır ve kapanır. Diyalektik kutupları arasındaki gerilim şehrin tüm yüzeylerinde hissedilir. Şehrin yüzeyini oluşturan inorganik ve organik dokuların birlikte titreştikleri de olur, fakat çoğu zaman birbirleriyle çatışırlar. Şehir doku uyuşmazlığından muzdariptir. Birbirleriyle uyuşması zor olan dokuların bir araya geldiği, asfalt, beton, taş, metal, plastik ile organik olanın birbirleriyle etkileşime geçtiği acayip, melez bir organizmadır. Her tekil beden doğal olarak bünyesine ait olmayan yabancı cisimleri ayırt etme kabiliyetine sahiptir. Bu yeteneği sayesinde bünyesine zarar verebilecek olan cisimlerden uzak durabilir. O yüzden şehirli bedenler temkinli ve mesafelidir. Doku uyuşmazlığı sadece organik olanla inorganik olan arasında değildir; asıl uyuşmazlık organik yüzeyler arasındadır. Kimi tenler birbirleriyle uyumludur, kimileri uyumsuz; kimileri birbirlerine dokunur, kimileri birbirlerini iter. Şehir, canlı ve çatışmalı bir manzaradır.
∗∗∗
Şehir, çekim ve itim yasasıyla işleyen bir makinedir. Empedoklesçi evrende bedenleri bir arada tutan kuvvet sevgidir, ayrılmalarına neden olan ise nefret: “Her şey sevgi ve nefretten doğar.” Bedenler sevgi denilen........
© Birgün
visit website