Can Atalay’a mektup…
Sevgili Vekilim,
Kız kardeşimin içeriye gönderdiği bir kartpostala cevabınızdan selamınızı aldım. Cezaevine gidip gelen iki satırın kıymetini Mamak günlerimden bilirim. Selamınızı alıp başımın en üzerine koydum.
“Tılıç çok sık rastlanan bir soyadı değil. Doğan Bey’e selamlarımı iletir misiniz?” yazmışsınız kız kardeşime. Doğru, memlekette galiba yalnızca bizim aile ve bir iki akraba var.
Sık rastlanan bir soyadı olmaması yüzünden yaşadıklarımı yazsam roman olur desem abartı olur, ama çok abartı değil. 12 Eylül öncesi aranıyor diye isimlerimiz çıkardı gazetelerde… Tırış, Tıraş, Tuluç, Kılıç… Doğrusunu yazana pek denk gelmemiş, ama bundan da şikayetçi olmamıştım!
Geçen gün bir işlem için gittiğimiz belediyede, “Soyadınızın bir anlamı var mı?” diye sordu memur. Birader bir şeyler uydururken yanında bıyık altından güldüğümü görünce, o da anladı salladığını ve gülmeye başladı.
Ciddi bir açıklama gerektiğinde; “Soyadı kanunu çıktığında, büyük dedemiz, önce Kılıç demiş. Bakmış etrafta Kılıç’tan geçilmiyor, bizimki farklı olsun diye Tılıç demiş” diyorum. Bu da sallama tabii. Vallahi nereden nasıl geldiğini de anlamını da bilmiyorum.
Ama çok memnunum soyadımdan, Sevgili Vekilim. İşte sizden sıcacık bir dost selamı gelmesine vesile........
© Birgün
visit website