Rüyaydı, kâbus oldu
Geçen gün, uzun süredir yurt dışında yaşayan, Türkiye’den “Böyle bilişim sektörü olmaz, internetin yasaklandığı ülkeden cacık olmaz” diyerek ayrılmış bir arkadaşımla konuşuyorduk. Önce hala Moda’da oturup oturmadığımı sordu. Eski evim Moda’daydı, bildiğin Moda Burnu’nda entel gibi oturuyordum son 18 yıl boyunca. “Ya ev kiraları uçtu gitti, şimdi 65 bin lira öyle bir ev abi, cebime de onun zekatı kadar para girmiyor, taşındım” dedim. Zaten Moda’da artık benim eskiden oturduğum yerlerde Türkler bile oturamıyor. Ya yabancı olmanız, ya da dizi oyuncusu filan olmanız gerekiyor. Yabancı olsanız da kirayı bir yıllık peşin istiyorlar, şimdi Moda sınıfsallığıyla sizi de tetiklemeyeyim. Türkiye’nin en güzel yerinde bir zamanlar öyle ya da böyle oturabilmiştim. Şimdi apartman aidatı bile sıkıntı olur.
∗∗∗
Neyse, konuşmamız devam etti, ülkeyi biraz anlatıyordum. Kendisi gittiği Amerika’da haliyle az çok bir Amerikalı’ya dönüşmüştü. İki arabaları, bir kız çocuğu, düzenli gittiği ve makul bir maaş aldığı bir işi vardı. Haliyle arada Türkiye’den kopmuş. “Şimdilerde” dedim, ülkeyi anlatırken “İstanbul’da gökdelenlerde bile mafya babaları oturuyor farklı katlarda hem de” diye devam ettim. “Geçenlerde farklı katlarda oturan mafyalar arasında husumet çıkmış, birbirlerini vurdular” dedim. Zaten ülke uyuşturucu trafiğinin kilit noktalarından biriydi, 90’lı yıllarda eroin, şimdilerde ise pudra şekerciliği konusunda baya ilerledik, diye övdüm kendimizi. Limanlarda mafyalar birbirleriyle silahlı çatışmalara........
© Birgün
visit website