Tarihi kalıntılar ‘temelsiz sağlam çatı’yla korumaya alındı: Toz toprak altında yaşanan Karkamış mutluluğu!
Gaziantep’in ilçesi Karkamış’ta yani Suriye sınırındayız. Karşımızdaki köye dikkatle bakıyoruz. Yanımızdaki köylü emmi anlatıyor: ‘Orada PYD var. Az sağda Türkiye’nin desteklediği güçler hakim’
Mesafe o kadar yakın ki her iki taraftaki evleri sayabiliyoruz. Solumuzda Fırat nehri, sağımızda Cerablus, arkamızda fıstık ve zeytin ağaçları, karşımızda ise PYD’nin bulunduğu köy. Bulunduğumuz yer ise bir dönemin görkemli devleti Hititlerin yönetim merkezlerinden biri.
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve Karkamış Kazısı Türk-İtalyan Ortak Ekibi işbirliğiyle tamamlanan Karkamış Arkeoparkı Aşağı Saray Alanı’ndayız. Burada, ‘Tarihi alan ve ‘Dünyanın en özgün koruyucu çatı eseri’ davetlilere tanıtıldı.
Karkamış, 1876 yılında British Museum Asurologlarından George Smith tarafından keşfedildi. Antik alan Türkiye'de nekropol ile 65 hektarlık bir alana yayılıyor. 35 hektarlık alan ise şu anda Suriye'de, demiryolu/duvarın ötesinde.
Karkamış M.Ö. 18. yüzyılda Asur ve Babil ticaret ağlarının hareketli kent merkezlerinden biriydi. Sonra 14-13. yüzyıllarda Hitit İmparatorluğu'nun Suriye işlerinden sorumlu merkezi ve daha sonra M.Ö. 717'deki Asur işgaline kadar bağımsız Geç Hitit Krallığının başkenti oldu. M.Ö. 7. yüzyılda Asur imparatorluğunun önemli bir idari merkezi haline geldi.
Yetkililere kazılardaki en önemli keşfi sorduk: Kazılarda M.Ö. 13. yüzyıla ait, yüksek memurların mühürlerinin basılı olduğu bir mühürleme arşivi (600 adet) keşfedilerek Hitit İmparatorluk yönetimine ilişkin bilgilerde devrim yaratıldı. Buluntular bizi nereye götürecek diye sorduğumuzda da şu yanıtı aldık: Akropolde, İmparator Suppiluliuma (M.Ö. 14. yüzyıl) zamanında inşa edilen büyük bir sarayı araştırıyoruz.
Şu an için Karkamış'ın yüzde 10'undan daha azı kazılmış durumda. Dolayısıyla yeni keşifler için büyük bir umut var.
İzlenimlerimizi aktaralım: Üst düzey protokol toz toprağın altında yerlerini alıyor. Kimsede bir rahatsızlık belirtisi yok. Yöre halkı da toplanmış, merakla bekliyor. Yüzü pancar gibi kırmızı bir delikanlıya soruyoruz. Ne olacak burada? Şöyle yanıt veriyor: Ağabey ben öğrendim. Bu çatının ayakları var ya betondan kocaman. İşte aslında o ağır değil çeliklerle bağladılar ki altındaki tarihi eserleri ezmesin. Burada güneşten durulmaz, herhalde altında bir şey buldular daha çok kazacaklar ki gölge yaptılar.’
Tören başlıyor. Sahneye Neyzen Bilgin Canaz ve Arp sanatçısı Çağatay Akyol çıkıyor. Hitit Suiti’ni dinlerken herkesin yüzünde tebessüm beliriyor. Akyol, Hitit dönemi enstrümanlarından oluşturdukları konser grubundan heyecanla söz ediyor. Sanatçılarımızı dinlerken gözlerimizi kapatıp Anadolu kültürünün taşıyıcısı Hititleri düşünüyoruz. Bilgin Canaz’ın üflediği ney herkesi kendine çekiyor. Bestedeki tını, ton ve dalgalanan melodiler ruhumuzu ve zihnimizi 3700 yıl geriye taşıyor.
Dinletinin hemen ardından, Karkamış Arkeoparkı'ndaki Geç Hitit Saray alanı koruyucu........
© Aydınlık
visit website