Emperyalizmin elindeki Doğu Akdeniz’in anlamı: Hiç Bitmeyen Terör
Geçen hafta, “Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın 24 Nisan’da yaptığı yazılı açıklama” ile “Suriye ve Irak’taki mevcudundan misliyle fazla miktarda PKK’lının AB ülkelerinde ikamet ettikleri”ne dair haberler dikkat çekiciydi. Paşinyan’ın sözleri, ana akım medyadan övgü aldı. Oysa, önceki söylemlerinden tek bir farkı vardı, o da: “Ermenilere, kayıp vatan peşinde koşmayın” öğüdünü vermesiydi. Bunun yanında, “mevcut Ermenistan sınırlarının dışını, vatan belirleme huyunuzdan vazgeçin artık!” diyen Paşinyan, “soykırım yalanı”na sahip çıkmaktan vazgeçebilmiş değildi. Emperyalist yalanların gerçek olduğunu varsayanlara söylenecek fazla bir şey yok; ama, bu yalanın ortaya çıkış hikâyesinden yola çıkarak, biz devrimciler için söylenecek çok şey var.
2 hafta önceki yazımda, İngiltere’nin, Osmanlı’yı kandırarak 1878’de, Kıbrıs’a -sağlamca- yerleştiğini anlatmıştım. Kıbrıs’ı “geçici” olarak İngiltere’ye devreden antlaşmaya sıkıştırılan “Kıbrıs’tan kelalaka” bir maddeye göre, Osmanlı Devleti, Ermenilere “ıslahat” yapmayı kabul etmişti. Böylece İngiltere, Osmanlı topraklarında kendisine bağlı “Küçük Ermenistan”ı kurma projesini Rusların elinden çekip almıştı. Doğrusu, içeride kolayca çözülebilecek olan “Ermeni Sorunu”, emperyalizmin elinde hiçbir zaman çözülemeyecek bir meseleye dönüşmüştü. Emperyalizm, Ermenileri kullanarak İskenderun Körfezi’ni de Osmanlı’nın elinden alabileceğini hesaplıyordu. Nitekim, 1878’de emperyalizmin eline düşen Kıbrıs, İskenderun Körfezi’ne kadar uzanacak ve İngiliz çıkarlarına hizmet edecek paravan bir Ermeni devletinin kurulması için köprü işlevi görmeye başladı. 1887’de kurulan Hınçak ile 1890’da kurulan Taşnak Ermeni teröristleri, 1887-1914 arasında Anadolu-Atina-Kıbrıs arasında âdeta mekik dokudular; emperyalistlerden emir alarak terör faaliyetlerini planlayıp icra ettiler. Anlayacağınız, “Karadeniz’den Akdeniz kıyılarına uzanan geniş bir Türk toprağında bağımsızlığı” hedefleyen Ermeni terör eylemleri, Atina ve Kıbrıs’tan güç alıyordu. Ermenileri kolayca kandıran İngiltere, “Ruslar ile işbirliğine meyilli Ermeni Sorunu” ile de Osmanlıları kandırarak Kıbrıs’taki varlığını kalıcılaştırmıştı.
I. Dünya Savaşı başladığında ABD, Yunanistan, Fransa, İngiltere, İsviçre, İtalya ve Almanya’dan Kıbrıs’a koşan Ermeniler; derviş, köylü, çoban, softa, seyis, fellah kılığında deniz yolunu kullanarak Anadolu topraklarına gizlice sızmış ve emperyalistlerin yararına terör ve casusluk eylemleri yapmışlardı. Osmanlı Devleti, askere almaya başaramadığı Ermenileri ya düşman üniforması ile cephede ya da ordularını arkadan vuran teröristler olarak görmenin şaşkınlığını yaşadı. Ermeni terörist elebaşları, Adana ve Çukurova’yı işgale davet ettikleri emperyalistlere, destek sözü de verdiler. Adana-Kıbrıs hattı, I. Dünya Savaşı’nın başından sonuna kadar, Ermeni teröristlerin ve casusların lojistik nakil otobanı gibiydi.
Savaşın yükünü taşımakta........
© Aydınlık
visit website