Nazım Hikmet gibi "Vatan Hainliği"ne devam etmek...
İnci ile benim Türkiye'de ve sürgün yıllarındaki yaşamımızı ve mücadelelerimizi, Avrupa'nın başkentinde yarım yüzyıl önce kurmuş olduğumuz İnfo-Türk ve Güneş Atölyeleri'nin etkinliklerini yansıtan Esra Yıldız'ın Vatansız (Heimatlos - Apatride - Stateless) adlı belgeseli geçtiğimiz cuma akşamı Brüksel'de, Akdeniz Filmleri Festivali'nde gösterilmişti.
Daha önce Antalya, Ankara, İzmir, Boston, Paris, Köln ve Hamburg'ta da gösterilmiş bulunan Vatansız, bu akşam da, İstanbul'da Hangi İnsan Hakları? Film Festivali'nde seyirciyle buluşacak.*
Belgeselin Brüksel'deki gösterimi, Ağustos ayındaki şaibeli araba kazasının yarattığı sarsıntı ve içe kapanıklıktan sonra ilk kez sürgündeki dostlarımızla yeniden bir araya gelmemizi, kısaca da olsa hasret giderip dertleşmemizi sağladı.
Gösterinin ardından Esra Yıldız belgeselin gerçekleştirilmesi ve yorumları üzerine izleyicileri aydınlattıktan sonra, İnci'yle birlikte Belçika'daki yarım yüzyıllık sürgün yaşamımız üzerine şu ortak bilgilendirmeyi yaptık:
"Biz 1971'de Belçika'ya illegal olarak geldiğimizde birimiz 35, diğerimiz 31 yaşındaydık... Oldukça gençtik... Bugün birimiz 87, diğerimiz 83 yaşında... Uzun ve çalkantılar dolu bir yolculuğun sonuna yaklaştık.
“Elli iki yıl önce, sosyalist dergimizi yasaklayan, çeşitli davalar ve fiziksel tehditlerle bizi hedef alan faşist askeri darbe nedeniyle sürgüne gitmek zorunda kaldık.
"Avrupa gerçekten istisnai bir dönemdeydi... 70'lerin başında Türkiye gibi üç Avrupa ülkesi daha, Portekiz, İspanya ve Yunanistan da faşist diktatörlük altındaydı.
"Bir yanda bu ülkelerden gelen siyasi sürgünler ve göçmen işçiler, diğer yandan İtalya ve Fas'tan gelen göçmen işçilerle demokrasi, sosyal adalet ve eşitlik için aynı mücadeleyi paylaştık.
"Info-Türk ve Güneş Atölyeleri yarım yüzyıl önce işte böyle bir sosyo-politik ortamda doğdu.
"Bizleri ‘vatansız' bırakan 1980 askeri darbesiyle hayatımızda yeni bir dönem başladı...
"80'lerde Asuri, Ermeni, Kürt ve Yezidi sürgünlerin gelişi, Info-Türk ve Güneş Atölyeleri'nin mücadelesine yeni bir boyut kattı... Anadolu'nun bu kadim uluslarına yönelik soykırım ve baskıların tanınması için mücadele...
"Sürgündeki mücadelemizin bir de üçüncü boyutu var...
"Belçika'daki yabancı kökenli vatandaşlar olarak Belçika sendikalarında, Göçmen Örgütleri Bağlantı Komitesi CLOTI'de, Brüksel ve Etterbeek belediyelerinin göçmen danışma konseylerinde, Belçika İnsan Hakları Örgütü'nde ve Irkçılığa, Antisemitizme ve Yabancı Düşmanlığına Karşı Mücadele Hareketi MRAX'ın saflarında aktif olarak yer aldık.
"Bu akşam burada, kuruluşundan beri üyesi olduğumuz Brüksel Kültürlerarası Eylem Merkezi (CBAI)'den dostlarla birlikte olmaktan dolayı mutluyuz.
"Bu dünyadan bizden önce göç eden CBAI kurucusu dostlarımız René de Schutter, François Rigaux, Bruno Ducoli ve Thérèse Mangot'yu asla unutmayacağız...
"Vatansız belgeseli bu akşam Faslı dostlarımızın Espace Magh kültür merkezinde gösterilirken, erken yaşlarda kaybettiğimiz Faslılar Demokratik Birliği (RDM)'in kurucu başkanı dostumuz Mohamed El Baroudi'yi saygıyla anıyoruz.
"Bu akşam özellikle de, dünyanın dört bir yanından gelerek Avrupa'nın başkenti Brüksel'in insanlık için gerçek bir kardeşlik ve dayanışma merkezi olması amacıyla ellerinden geleni herşeyi yapan Güneş Atölyeleri'nin yöneticilerine, eğitmenlerine ve öğrencilerine teşekkürlerimizi sunuyoruz.
"Bu gece, çok özlediğimiz ana yurdumuzun müzik çeşitliliğini bizlerle paylaşacak olan Anatolian Stories grubundaki dostlarımıza da teşekkür ediyoruz.
"... Ve sevgili Esra... Sana özel bir teşekkür borçluyuz, çünkü fiziksel olarak var olamadığımız gençliğimizin kentleri Ankara ve İzmir'de, senin belgeselin sayesinde, görüntülerimizle var olduk....
“Bu akşam iyi bir haber daha... Vatansız belgeseli pazartesi akşamı, ortak yaşamımızda en önemli yeri olan İstanbul'da, İnsan Hakları Film Festivali'nde gösterilecek.
“Gençliğimizin, medyada ve sol harekette ortak mücadelelerimizin başkenti... Sana şimdiden merhaba güzel İstanbul!"
SÜRGÜNÜN İKİNCİ AŞAMASINDA VATANSIZLAŞTIRMA
Gerçekten de, Vatansız'ın Türkiye'deki gösterimleri, bizim için tam 45 yıldır ayrı düştüğümüz ülkemiz insanlarıyla, fiziksel olarak olmasa da, görüntülerimizle buluşmamızı sağladığı için İnci için de, benim için de büyük önem taşıyor.
Hele İstanbul... Birimizin 50'li yıllarda İzmir'de, diğerimizin 60'lı yıllarda Ankara'da başlayan mücadeleli yaşamlarımızı 1965'ten itibaren önce Akşam gazetesinde, ardından Ant Dergisi ve Ant Yayınları'nda birlikte sürdürdüğümüz kent...
İstanbul'da tam altı yıl Türkiye İşçi Partisi'nin ilk kez 15 milletvekiliyle Meclis'e girişi, Türk-İş'in sarı sendikacılığına karşı DİSK'in kuruluşu, devrimci gençlik hareketinin yükselişi, Kürt ulusunun ilk kez DDKO'da yasal örgütlenmesi, efsanevi 15-16 Haziran işçi direnişi, Amerikan 6. Filosu'nun İstanbul Boğazı'na girişinin engellenmesi gibi tarihsel olayları hem doğrudan yaşadık, hem de Ant Dergisi'nde tüm ayrıntılarıyla yansıttık.
İşte o İstanbul'u ilk kez 12 Mart 1971 darbesinin ardından başlayan devlet terörünün hedeflerinden biri olarak terk etmek zorunda kalmıştık. Bu ilk ayrılığımız yedi yıl sürmüştü.
Yurt dışında Demokratik Direniş hareketini, ardından........
© Artı Gerçek
visit website