Aslıhanlar ve Dumlupınar
GİRİŞ…
Bugünkü makalemin konusu devam eden Şanlı Millî Mücadele’de Batı Cephesinin kuzey kesiminde II. İnönü Muharebesi’nin Yunan kuvvetleri adına başarısızlıkla sonuçlanmasının bu cephenin güney kesiminde Yunan kuvvetlerinin taarruzunun ardından gerçekleşen Aslıhanlar ve Dumlupınar Muharebeleri olacak. Bu bakımdan bugünkü makale, bir anlamda dünkü makalenin devamı olarak da kabul edilebilir.
Bir önceki makalede Ege bölgesinde başlayan Yunan işgâllerinin ardından başarısızlıkla sonuçlanan Gediz Taarruzu sonrasında düzenli orduya geçilme kararı alındığı, Batı Cephesindeki kuvvetlerin Batı ve Güney Cephesi Komutanlığı şeklinde iki ayrı komutanlık altında yapılandırıldığı, Ocak 1921 ayında düzenli orduya geçildiği, yüne Ocak 1921 ayında Bursa-İnegöl üzerinden Eskişehir’e doğru ilerleyen Yunan kuvvetleri ile İnönü mevzilerinde gerçekleşen I. İnönü Muharebesi’nde başarılı Türk savunması karşısında Yunan kuvvetlerinin geri çekilmek zorunda kaldığı ve bu muharebenin Yunan kuvvetlerinin başarısızlığıyla sonuçlandığı, Sevr Barış Antlaşması’nın (10.08.1920) hükümlerini tâdil etmek üzere İstanbul Hükûmeti temsilcilerine ilaveten BMM temsilcilerinin de davet edildiği 23 Şubat 1921 tarihinde başlayan Londra Konferansı’nın her ne kadar bir sonuç alınamadan dağılmış olsa da BMM’nin uluslararası bir konferansa davet edilmek suretiyle dolaylı da olsa muhatap alındığı için önemli olduğu, I. İnönü Zaferi sonrası Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti (RSFSC) [1] temsilcileri ile BMM temsilcileri arasında Türk-Sovyet görüşmelerinin başlatılarak Moskova Antlaşması’nın [2] (16.03.19121) imzalandığı, bu anlaşma üzerine BMM’nin artık TBMM olarak anılır olduğu ve bir uluslararası süje hâline geldiği, 27 Mart -1 Nisan 1921 tarihlerinde Batı Cephesinde Yunan kuvvetlerinin taarruzuyla başlayan ve kararlı Türk savunması karşısında Yunanlar adına başarısızlıkla sonuçlanan II. İnönü Muharebesi’nden bahsedilmişti. II. İnönü Muharebesi’nin hemen ardından da Batı Cephesinin güney kesiminde önemli gelişmeler olmuştur.
Yunan birlikleri İnönü mevzilerinde İsmet Paşa komutasındaki Batı Cephesi kuvvetleri tarafından püskürtülürken eşzamanlı olarak Uşak tarafındaki Yunan kuvvetleri de Güney Cephesi'ne doğru yürüyüşe geçmişti. Sayı ve lojistik imkanlar bakımından üstün Yunan kuvvetlerinin bu ileri harekâtı karşısında Refet Paşa komutasındaki Güney Cephesi kuvvetleri, Yunan kuvvetleri karşısında umulan başarıyı sağlayamamış, Yunan kuvvetleri Dumlupınar (Kütahya)’daki mevzileri ele geçirip ardından Afyon’u işgâl ettikten sonra Çay–Bolvadin (Afyon) hattına kadar ilerlemişti. Bu kritik durum karşısında İnönü’de Yunan kuvvetlerini yenen Batı Cephesi birliklerinin bir kısmı Eskişehir–Altıntaş (Kütahya) istikâmetinden (Altıntaş güneyindeki) Dumlupınar istikâmetine sevk edilmiştir.
Yunanların, kuzeyden yaptıkları bu ikinci taarruzun 1 Nisan’da İnönü mevziinde yine başarısızlığa uğramasından sonra muharebeyi keserek Bursa bölgesindeki başlangıç mevzilerine çekilmeleri, güneyden Afyon doğusuna kadar ilerlemiş bulunan 1. Yunan Kolordusunun yan ve gerilerine taarruz imkânı veren elverişli bir durum oluşturmuş, Genelkurmay Başkanlığı da bu durumdan faydalanmak amacıyla Batı Cephesi'nden artırılabilecek kuvvetlerle Kütahya........
© Anadolu Gazete
visit website