menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

“Türk” ve “Türkiyeli”, inşa-allah son defa

31 8
27.06.2024

İçimize artık baygınlıklar getiren iki tartışma var. 1) Yetmez Ama Evet konusu; 2) Türk ve Türkiyeli konusu.

İkide bir alevlenir ikisi de. Bu bayramda da sanatçı Oktay Kaynarca’nın “Ben Türkiyeliyim” demesine gösterilen sağcı ve Ulusalcı tepkiyle (hoş, ikisi de birdir) yine zuhur etti.

Birinci tartışma konusunu, azınlıklar hakkında bütün bildiklerimi topladığım Etnik ve Dinsel Azınlıklar (Alfa, 2022) kitabında yazdım, ayrıca köşe yazılarında maddelerini ve felsefesini anlattım, ayrıca panellerde konuştum .

Bugün, ikinci konuya temas edip onu da artık sonlandırmayı istiyorum, daha doğrusu temenni ediyorum, çünkü boş işlerin boş kalfası ibadullahtır bizim memlekette.

***

Niye “Türkiyeliyim” diyoruz? Çünkü bu bir topraksal (teritoryal) terimdir ve bu toprak içindeki etnik ve dinsel açıdan farklı tüm vatandaşları kapsar. Ülkenin üst kimliği olarak en kucaklayıcı terimdir.

Bir de, millet’in toprak değil, kan esasıyla tanımlanması var:

“Türk”, Orta Asya’dan Anadolu’ya XI. Yüzyılda geldiği ve zamanla tam bir egemenlik kurduğu bilinen bir etnik grubun adıdır. Ama sadece etnik de değil, aynı zamanda dinsel.

Çünkü Türk ile Müslüman ayrılmaz bir ikilidir herkesin zihninde. Bizler Müslüman olmayana Türk demeyiz; Gayrimüslim Vatandaş’ın kısaltması olarak “Vatandaş” deriz farkındaysanız. Hatta o kadar ki, Fransızcada bile “se faire Turc” (kendini Türk yapmak) “se faire Musulman” (Müslümanlığı kabul etmek) demektir .

Yani uzun lafın kısası, Türk terimi Türkiyeli’nin üst-kimlik olduğu bu ülkede bir alt-kimliktir. Ama öyle bir alt-kimlik ki, primus inter pares (eşitler arasında birinci) filan bile değil, kendini diğer alt-kimliklerle asla mukayese edilemeyecek kadar üstün görür.

Bu durum 2 tarihsel geçmişten kaynaklanır. 1) Osmanlı döneminde Türk teriminin “köylü” diye aşağılanmış olması; 2) Cumhuriyet döneminde bir ulus-devlet inşa ederken, dönemin (1930’lar Faşizmi ve Nazizmi) Avrupası’ndaki egemen havadan da etkilenerek, (zaten Jön-Türklerden beri sözü edilen) yepyeni bir ulusal kimlik edinmek ihtiyacı.

Zaten bu nedendendir ki Türk kendini bir üst-kimlik olarak görür ve kesin olarak kabul ettirmeye çalışır. Özgüveni zayıf olduğu için de “Türk” kavramının en güçlü alt-kimlik olduğunun belirtilmesine derhal isyan eder. Oysa, bu haliyle “Türk”........

© Agos


Get it on Google Play