menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Televizyon ve Müzik

14 0
20.07.2024

Birkaç ay önce sinema ve müzik üzerine yazdığım yazıda filmlerin müzikleriyle, yani ‘soundtrack’leriyle ilişkileri, müzisyenin filmin atmosferini oluşturmakta ve seyirciye duyguları hissettirmede üstlendiği rol üzerine fikirlerimi yazmıştım. Bu yazı ona benzer olmakla, odağı ‘Türk dizileri’ olacak.

Televizyon Türkiye’ye görece geç, 60'ların sonlarında giriş yaptı. Tek kanallı devir bir kenara, 90'lardan itibaren çok kanallı yani rekabete açık bir 'evde seyir zevki' Türk seyircilerini karşıladı. Yani artık TRT’nin entelektüel tahakkümü sona ermiş, seçme şansı seçenek havuzunu genişletirken, televizyonun ‘öğretmen’ tarafı kim bilir kaçıncı plana atılmıştı.

Bu arada kanallarla beraber dizilerin sayısı da arttı. Türkçe dublajla yayınlanan yabancı film ve diziler hala varlığını sürdürüyordu ve Cine5 ve Digiturk gibi ‘kablolu yayınlar’ devreye girene kadar bildiğimiz ‘karasal yayın’ üzerinden evlerimize girmeye muvaffak oldular. CNBC-e ise daha ileri giderek, yabancı film ve dizileri orijinal dillerinde yayınlamak gibi epey ‘elitist’ bir misyon üstlendi.

90'lardan 2000'lere........

© ABC Gazetesi


Get it on Google Play