Deli Nusret Paşa!
OSMANLI hayatta kalma mücadelesi vermektedir.
“Beka” endişesi had safhadadır.
Dönemin Kudretli Padişahı Merhum Abdülhamit Han, devlet adamlarından, aydınlardan, “çöküşü durdurabilmek için yapılması gerekenlere” dair görüşlerini “lâyiha” şeklinde sunmalarını istemektedir.
“Deli” lâkaplı Nusret Paşa, Padişah’a, “Devlet’in içinde bulunduğu durumun sebepleri ve kurtuluş yolları”na dair Lâyiha sunanlardandır.
Kendisini yakından tanıyanların şahitliklerine göre, Nusret Paşa’ya “deli” lâkabının takılmasının tek sebebi “özü-sözü bir adam” olmasıdır.
Memleketinin bekası için, tehlikeleri göze alabilen bir “Deli” Devlet Adamı.
“Deli” Nusret Paşa hakkında bilgi veren Yıldız Sarayı Mabeyn kâtiplerinden Mehmet Tevfik (Biren) Beyefendi şunları ifade etmektedir:
“ Nusret Paşa, orijinal bir insandı. Odamıza geldiği vakit boynuma sarılarak musafaha ettiği hiç hatırımdan çıkmaz. Çerkez asıllıydı. Harbiye’den yetişmiş, mezun olduktan sonra Avrupa’ya gönderilmiştir. Valiliklerde, kumandanlıklarda ve Şura-yı Devlet azalığında bulunmuştur. ‘Deli’ lakabı ile anılan nadir akıllı insanlardandı. İyi bir coğrafyacıydı. Bir atlas ile bir küre-i musattaha vücuda getirmişti.”
Adı, kendisinden rahatsızlık duyanlar tarafından “Deli”ye çıkartılan Nusret Paşa, devletin içerisinde bulunduğu sıkıntıların kaynağı olarak “kaht-ı rical”i yani “devlet adamı kıtlığı”nı göstermektedir.
“Deli” Nusret Paşa, Padişah’a sunduğu Lâyıha’da, “atananların” ekseriyetinin yetersiz olduğunu vurgulamaktadır. Osmanlı Devleti’nin “hastalıktan muzdarip bir insana” benzeten........
© Milat
visit website