menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İran savaşı göze alıyor mu?

390 4
05.08.2024

Tahran’da İsmail Haniye’nin, Beyrut’ta Fuad Şükür’ün öldürülmesinin ardından İsrail ve müttefikleri aylak aylak beklemeyeceklerini anlıyor. Cumadan beri iptal edilen uçak seferleri, Beyrut’tan tahliye haberleri ve Tahran’dan düşmanı germeye ayarlı yanıltıcı mesajlar herkese “İşte bu gece geliyor gelmekte olan” dedirtiyor.

Tahran’ı vazgeçirme ya da sınırlamaya yönelik çabalar kifayetsiz kalmışa benziyor. Haliyle kaçınılmaz misillemenin bölgesel bir savaş çıkarmadan nasıl olacağına dair askeri, siyasi ve diplomatik düzlemde kalibrasyon çabaları ağırlık kazanıyor.

Nisanda Şam’daki konsolosluk binasına saldırıya karşılık 350 füze ve SİHA ile düzenlenen misillemenin caydırıcı olamadığından hareketle İranlılar bu sefer yanıtın farklı ve şaşırtıcı olacağı, bu farklılığı yaratmak için de kapıları müzakereye kapatmaktan bahsediyor.
Yapılan değerlendirmelerde şu vurgular öne çıkıyor:
- İran küçük düşürüldü, egemenliği ihlal edildi; buna yanıt vermezse itibarı zarar görecek ve hiçbir caydırıcılığı kalmayacak, dahası İsrail küstahça saldırmaya devam edecek. Sırada İranlı liderler de olabilir.
- Daha büyük savaştan kaçınmak için İran savaşa hazır olduğunu göstermek zorunda. Bunun yolu da İsrail’in canını yakacak bir cezalandırmadır.
- Geçen seferki gibi pazarlık yapılmayacak ve neyin ne zaman olacağı önceden ABD ve bölgedeki müttefiklerine iletilmeyecek.
Eğer tutum değişmez ve misilleme bu minvalde gelişirse İran’ın “stratejik sabır” siyasetini tamamen rafa kaldırdığını ve büyük bir savaşı göze aldığını gösteriyor.

***

İsrail’in Haniye suikastını resmen üslenmemesi, bakanlara konuşma yasağının getirilmesi ve saldırının nasıl olduğuna dair sızıntılar İran’ı etkilemeye ve tepkisini sınırlandırmaya dönük psikolojik harp stratejisini andırıyor. New York Times’ta başlayıp Daily Telegraph’ta devam eden sızıntılar Haniye’nin füze, SİHA ya da quadcopter ile değil önceden odaya yerleştirilen bombayla öldürüldüğü kurgusunu işliyor. Şükür suikastından farklı olarak Haniye cinayetinde ‘ne teyit ne inkar’ siyaseti gütmesi de bu kurgunun bir parçası gibi duruyor. Mossad’ın Devrim Muhafızları’na sızdığı, parayla içerden birilerinin satın alındığı ve güvenlik zafiyeti oluşturduğu algısı tartışmayı İran’ın içine itme amacı güdüyor. Yozlaşmış Devrim Muhafızları eliyle düzenlenmiş bir saldırı olduğu iddiası, olayın iki ülke arasındaki örtülü savaşın devamı olarak ele alınması beklentisine hizmet ediyor.
Diğer seçenekler saldırıyı ‘örtülü savaş’ kapsamının dışına çıkarıyor. Bu da İran üzerindeki misilleme baskısını artırıyor.
Devrim Muhafızları da kendi bulgusunu açıkladı: “Saldırı 7 kg patlayıcı taşıyan kısa menzilli bir mermi ile düzenlendi.”
Devrim Muhafızları kendisini kuşatan kuşkuları dağıtmaya çalışsa da kapsamlı bir soruşturma yürütülüyor. Mossad’ın onlarca suikast ve sabotaj eylemine ilaveten nükleer dosyaları çalıp İsrail’e götürmesi İran’a ne denli sızdığını zaten gösteriyordu. Füze ya da quadcopterin yakından geçen teleferiğin ikinci durağından atıldığı iddiası da var. Amwaj.media'ya konuşan İran güvenlik kaynaklarına göre mermi tam da telefonunun bulunduğu yere çarptı, Haniye’nin başını ve göğsünü parçaladı. Füze senaryosu da Mossad’ın sahada olduğunu gösteriyor. Fakat geçerli sayılan hikâye misillemenin yönünü tayin ediyor. Örtülü savaş kapsamında bir bombalı saldırı İran topraklarından fırlatılan balistik füzelerle yanıtı........

© Gazete Duvar


Get it on Google Play