menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Gölge savaşlarından cepheleşmeye

206 1
11.08.2024

Hamas’ın imzasını taşıyan 7 Ekim Aksa Tufanı’nın ardından İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırım savaşı, İran’ın başını çektiği ‘Direniş Ekseni’nin Filistin’le sergilediği dayanışma daha geniş bir coğrafyada eksenler arası hesaplaşmayı tetikledi. Direniş Ekseni’nin saldırıları İsrail’in övündüğü caydırıcılığı ve Demir Kubbe efsanesinde delikler açtı. Buna mukabil Direniş Ekseni kendi caydırıcılığını ya da angajman kurallarını dayatabiliyor mu? Sınırlama ve yıpratma savaşı stratejik sonuçlar üretebiliyor mu? Bu savaş Direniş Ekseni’ni entegre bir güce dönüştürüyor mu? Bu soruların hepsine birden “Evet” demek büyük bir iddia anlamına gelir. Ortak düşmana karşı birliktelik her zaman tutarlı bir ortaklığı garantilemiyor.

Direniş Ekseni, İran’ın patronluğunda Filistin odaklı bir çabayken son zamanlarda Orta Doğu’da Amerikan hegemonyasına karşı bir koalisyon görünümü aldı.

İran’la bağlarının niteliği açısından daha özel bir yerde duran Lübnan’daki Hizbullah, Direniş Ekseni’nin pivot gücü olarak öne çıkıyor. Eksenin diğer parçalarına ilham veren Hizbullah, Filistin cephesinde Hamas ve İslami Cihad gibi örgütlerle dayanışma hattının başında duruyor.

İsrail’le teknik olarak savaşta olmasına rağmen siyasetin kendi konumunu tanımlarken ‘Direniş Ekseni’ ifadesini kullanmayan Suriye, hem İran’ın müttefiki hem de Lübnan ve Filistin’deki güçleri besleyen ana hat işlevi görüyor. Yemen’de Husilerin örgütü Ensarullah ise 2015’te Amerikan destekli Suudi-Emirlikler ikilisinin başlattığı savaştan bu yana adım adım Direniş Ekseni’ne kaydı.
Haşd el Şaabi bünyesinde olup da İran’a yakın duran örgütler ise Irak İslami Direnişi adı altında Direniş Ekseni’nin Irak ayağını oluşturuyor.

7 Ekim sonrası bütün bu güçler arasında artan koordinasyon dikkat çekti. Hizbullah, Gazze üzerindeki baskıyı azaltmak için İsrail’e kuzeyden cephe açtı. Ensarullah ise İsrail bağlantılı gemileri hedef almaya ve Eylat limanına doğru atışlara başladı. Irak İslami Direnişi hem Amerikan üslerine hem de Hayfa limanına doğru füze-SİHA saldırılarıyla çatışmadaki yerini aldı. Bu örgütlere desteğini sürdüren İran, Suriye’de defalarca İsrail’in saldırılarına maruz kaldı. ‘Stratejik Sabır’ yaklaşımıyla İsrail’in örtülü saldırılarına doğrudan yanıt vermeyen İran, 1 Nisan 2024’te Şam’daki büyükelçiliğin bitişiğindeki konsolosluk binasına füze saldırısından 12 gün sonra ilk kez balistik füze ve SİHA’larla İsrail’i hedef aldı. Direnişin lider kadrolarına yönelik suikastlara ağırlık veren İsrail’in 31 Temmuz 2024’te Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye’yi Tahran’da öldürmesi Direniş Ekseni’ni bir çıkmazın eşiğine getirdi. İsrail’in stratejik yenilgisini hedefleyerek düşmanın taktiksel zaferlerini sineye çeken İran, itibarını, egemenliğini ve caydırıcılığını korumak için misilleme baskısıyla karşılaştı. Bu tırmanış, Direniş Ekseni’ni gerçek bir eksen olup olmadığı sınavıyla karşı karşıya bıraktı.

Direniş Ekseni’nin geleceğini görebilmek için geçmişine bakmak gerekiyor. İsrail-Amerikan karşıtı duruşta değişiklik olmasa da ideolojik uyumsuzluklar, çelişkili ya da çapraz ilişkiler, farklı öncelikler ya da tercihler bütünlüğü bozabiliyor. Direniş bugün koordinasyon seviyesinin artmasıyla daha etkili bir cephe görüntüsü verse de geçmişte yaşananlar bazı potansiyel açmazlara işaret ediyor. İran kendi ulusal çıkarları, küresel denklemdeki değişimler ve jeopolitik kırılmalara bağlı olarak ‘hasımlarla uzlaşma’ ile ‘direnme’ arasında iniş-çıkışlara imza attı. Eksenin devlet dışı aktörleri de rakip güç odakları arasında bocalamalar yaşadı. Eksenin bugünkü ortakları arasında çatışmalara varan uyumsuzluklar da oldu.

İran’ın 1980’lerde Kudüs’ün özgürlüğünü merkeze alarak temelini attığı ‘Direniş Ekseni’ birkaç aşamada dönüşümler geçirerek bugünlere geldi. 1979’daki İslam Devrimi’nin ardından ‘Kudüs Günü’nün ilanı ve Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs Gücü’nün kurulması İran’ın Orta Doğu’daki temel önceliğini deklare ediyordu. 1964’te Filistin Kurtuluş Örgütü’nü (FKÖ) organize eden Mısır lideri Cemal Abdunnasır’ın 1973’te Suriye ile birlikte Yom Kipur Savaşı’nda yaşadığı hezimet, Abdunnasır’ın halefi Enver Sedat’ın 1978’de İsrail’le barışması, Arap Birliği’ndeki politikasızlık, İran’da 1979’da Amerikan-İngiliz müttefiki Şah’ın devrilmesi ve Amerikan ekseninde Tahran’ın yerini Kahire’nin alması Filistin davasının dış çerçevesini değiştirdi. İran Şahı, Lübnan’da ABD’nin tarafındaydı. 1958’deki kriz sırasında SAVAK, Mısır’a karşı Bağdat Paktı’na bel bağlayan Cumhurbaşkanı Kamil Şamun ve Marunilere para ve silah yardımında bulunmuştu. Arap rejimlerine göre devrimi ihraç etmeye çalışan İran, Filistin davasını yayılmacı siyaseti için araçsallaştırıyordu. Bir dönem İran, Şii Hilali kurmaya çalışmakla da itham edildi. Şiilik İran’ın resmi mezhebi olsa da Kudüs gündemi ve Direniş Ekseni’nin Sünni parçaları, Tahran’a mezhepçi suçlamasından kaçma şansı veriyordu.

İran-Irak savaşının getirdiği zorluklara rağmen Tahran, 1982’de Lübnan’ı işgal eden İsrail’e karşı savaşmak için Devrim Muhafızları’nı bölgeye göndermişti.* 'Arap İstikrar Gücü’ olarak Lübnan’da bulunan Suriye ise kendi oyun alanını korumak için İranlıların geçişine izin vermedi. Fakat Şiilerin en örgütlü partisi Emel’in güneyde Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ile çatışması, Beyrut’ta Hıristiyan partilerle diyaloga girmesi, İsrail’in fonladığı Maruni Falanjist Ketaib’in de yer aldığı Amerikan destekli ‘Ulusal Kurtuluş Komitesi’ne katılması kendi içinde bölünmelere yol açmıştı. İran, Emel’den kopan ve kendilerine “İslami Emel” adını veren damar üzerinden Lübnan’a girmeyi başardı. Devrim Muhafızları’nın Beka Vadisi’nde başlattığı eğitim çalışmaları, 1984’de kurulan ve bir yıl sonra resmen ilan edilen Hizbullah’ın askeri alt yapısını oluşturdu. Lübnan’da bir İslam cumhuriyeti kurma fikri, siyah çarşaflara bürünen kadınlar, sakal bırakan erkekler, kapatılan alkol satış noktaları ve sokak direklerinde yükselen Ayetullah Humeyni’nin posterleri İran’ın gelişini anlatıyordu. Ayrıca Hizbullah, Beyrut’ta ayağına yer açarken İran’ın........

© Gazete Duvar


Get it on Google Play