UÇUK BİR FİKİR
Yazılarımı takip edenler bilirler ki; Kürt meselesini dile getirirken “Ümmet” mihengini esas almaya çalışırım. Zaten tarihin seyri de bu yönde gelişim göstermiştir. Yani Kürtler, genellikle ümmet esaslı pratikler geliştirmişler. Bahsettiğimiz pratiğin en güzel örneği Selahattin Eyyubî’dir.
Yine okurlarım bilirler ki; Kürt meselesinin esas sorumlusunu Batı ve özellikle de İngiltere olarak her daim mahkûm ederim.
Fakat bir de olayın ümmete bakan tarafı vardır. Yani Kürtlerin ekser çoğunlukta yaşadığı İran, Irak, Suriye ve Türkiye halklarının olaya bakış açısı da oldukça önemlidir.
Ulusal zihniyet içimize öyle bir şırınga edilmiş ki, kardeş sayılan bu ülke halkları, kendilerine layık gördükleri hakları, Kürt kardeşlerine görmüyorlar.
Sadece ulusal çizgide olanların bu şekilde düşündüklerini sanmayın. İslamcı diye tanımlanan bazı kesimler dahi, milli hislerine mağlup olup ulusalcılarla paralel bir çizgiye gelmiş durumdadırlar. Bu durum yaman bir çelişki olarak karşımızda durmaktadır.
Gelinen şu son süreç, Kürtler açısından tarihi bir dönem olarak tanımlanmaktadır. Çünkü Kürtlerin........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein
John Nosta
Rachel Marsden
Joshua Schultheis