Sanat ve estetikle kaynaştırmak
Büyük kentlerde insanlar yalnız, tek başlarına. Kentin sokakları, caddeleri kalabalıklarla dolup taşıyor, ancak bu kalabalıklar içerisinde insanlar kimsesiz, gariban. Bırakıp kendilerini kalabalığa, öylesine sürüklenip duruyorlar oradan oraya, aralarında hiçbir ilişki, hiçbir paylaşım, hiçbir etkileşim olmaksızın. Kendisini hiçbir yere ait hissetmemek. Yalnızlık ve kimsesizlik duygusunun tıkandığı nokta ve de yabancılaşma.
Büyük kentlerde yaşam hızlı akar. İnsanlar iş yoğunluğu ve geçim derdiyle kentin hızlı ritmine uyum sağlamak için koştururlar. Bu koşturmacada birbirlerine ayıracak zaman bulmaları neredeyse olanaksız. Anne, baba ve çocuklardan oluşan çekirdek ailenin sınırlı alanının dışına çıkmaları ve farklı sosyal etkileşimlerde bulunmaları da kentin ritmik yaşam koşullarında çok zor. İş dışı zamanlarını da çoğunlukla alış veriş merkezlerinin kapalı alanlarında, alışveriş vb. gereksinimleri karşılamak üzere geçirmekte, yorgun, bitkin ve ekonomik krizin, geçim zorluğunun baskısını daha da yüklenerek eve dönmekteler.
Büyük kent yaşamının zorluğunu, insanlar üzerindeki baskısını biraz olsun hafifletmenin belki de en etkili yollarından biri sanat. Geçim kaygısıyla, iş yoğunluğuyla kentin sıkışmışlığı içerisinde debelenip duran insanlara sanatla küçük dokunuşlar soluklanmalarına, rahatlamalarına, en önemlisi de birbirlerinin farkına varmalarına, etkileşimlerine, kaynaşmalarına olanak verebilir. Sanatın estetik odaklı duygusal etkileşim ortamı insanların duygu dünyasını harekete........
© 12punto
visit website