Futbolda eşitsizlik bir kader mi?
Diğer
24 Aralık 2025
23 Aralık 2025 Futbolu izlerken hep gözden kaçırdığımız bir konu var: Bir yanda bütçesi neredeyse küçük ülkeleri aşan dev kulüpler; diğer tarafta ise ay sonunu getirmeye, ayakta kalmaya çalışan takımlar…
Farkında değiliz ama bu devasa eşitsizlik futbolun o güzel heyecanlı ruhunu alıp götürürken, onu tamamen bir para makinesine dönüştürüyor.
Milyarlarca Euroluk bir pasta bir avuç kulübün masasına giderken, diğerleri bu masadan arta kalan kırıntılarla varlıklarını devam ettirmeye çalışıyor. Bu da sahada ve kasada rekabeti bitiriyor!
Oyunun bir yönünde bilinçli olarak yaratılan bir refah var, diğer yanda ise yine aynı sistemin bir sonucu olarak ortaya çıkan finansal krizler ve borç batağı…
Gerçekte bu durum, futbolun düzenleyicisi ve yöneticisi konumunda olan UEFA ve FIFA gibi kurumların politikalarıyla ilmek ilmek örülmüş bir sistem. Bu bağlamda, UEFA’nın yönlendirimi ve kontrolünde Avrupa futbolu ekonomiden finansa, sportif performanstan yönetsel başarıya, marka değerinden kulüp değerine varana kadar, futbolun tüm rekabet alanlarında eşitsiz bir gelişim içinde…
Avrupa’nın elit kulüpleri olan merkez lig kulüpleri sadece sahada değil, masada da kazanmaya devam ediyor.
Bunu anlamak için UEFA’nın organizasyonlarında kimin kazandığına bir göz atmak yeter de artar bile…Oynanan turnuvalarda Şampiyonlar Ligi’nde, Avrupa Ligi’nde Konferans Ligi’nde kupalar hangi kulüplere ve liglere gidiyor? Bu organizasyonların kurulduğundan bu yana kaç finalini çevre lig kulüpleri kazanmış? Bu işlerden en çok parayı kim kazanıyor? Kazanılan para ne kadar adil koşullarda kazanılıyor? Bu işin sonunda bugünkü futbol habitatı bu rekabeti daha nereye kadar taşıyabilir?
Avrupa futbol ekonomisinde eşitsizliği sizlerle paylaşırsam, temel olarak;
– Gelir dağılımında,
– Kaynak Kullanımında,
– Servet Dağılımında,
– Ekonomik, sportif ve finansal rekabette,
Haksız ve dengesiz bir rekabet söz konusudur. Bu dengesizlik, merkez liglere refah sağlarken, çevre ve yarı çevre liglere ise yoksulluk getiriyor.
Ortada UEFA tarafından tasarımlanmış, sistematik olarak bir tarafa hayat, diğer tarafa ise sefalet veren; beş büyük lig merkezli oluşturulmuş bu futbol örgütlenmesi acımasız olarak devam ediyor. Bu bir tesadüf değil. Aksine, bilinçli bir tercihin ve bir sistemin sonucu…Aslında Avrupa futbolunda bir tür finansal “apartheid sistemi” çalışıyor. Bir yanda zenginler kulübü, diğer yanda da hayatta kalma mücadelesi veren diğerleri. Bir tarafta pastanın üzerinde çilek, ziyafet; diğer tarafta ise kırıntıyla karnını doyurmaya çalışan yoksul ligler topluluğu. Bu ülkeler rekabette geride kalmamak için de harcamaya ve daha fazla gider yapmaya mahkûm kılınmış adeta. Bunu da ancak borçlanarak yapabiliyorlar. Borçlanma ise onları uçuruma götüren bir araç durumunda…Avrupa’nın periferisi konumundaki liglerin kaderinde yoksulluk ve yoksunluk bulunuyor.
Eşitsizlik ekonomisi, kendi dinamikleri içinde zenginlerin servetlerinin artmasına neden oldu. Zengin liglerdeki servet artışı da yine, bu dönemde büyüyen ekonomik ölçek ekonomisinin bir sonucu olarak yoksulların da gelirlerinin artışına olanak sağladı. Daha az artış göstererek (damlayarak) büyüyen liglerde yoksulluk zenginliğe dönüşmedi ama gelir seviyesi de damlama ekonomisinin çalışmasıyla göreceli de olsa büyümeye yöneldi. Bu gelişime “damlama ekonomisi” adı veriliyor.
Rakamlarla konuşacak olursak, daha anlaşılabilir olabiliriz.
UEFA’ya tabi 55 ülkede 740 profesyonel kulüp Avrupa futbolunda parasal gelirin yaratılmasına katkıda bulunuyor. Bu kulüplerin yarattığı gelir 2024/25 sezonu itibarıyla 39,3 milyar euro düzeyinde. Elde edilen gelirlerin 25,6 Milyar Euroluk kısmı (e) beş büyük ligin (merkez liglerin) kulüplerine giderken, diğer 642 kulüp de kalan 13,7 milyar Euro’nun 8 Milyar Euro’sunu; yani toplam futbol gelirlerinin ,35’ini kendi aralarında bölüşüyor.
Merkez liglerde kulüp başına ortalama 261,2 Milyon Euro gelir düşerken, çevre liglerde kulüp başına düşen ortalama gelir ise 12,5 Milyon Euro civarında.
Merkez liglere ait 98 kulüp Avrupa futbol gelirlerinin yaklaşık `’ını alıyor. Bir diğer........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein
Beth Kuhel