Sattas: Tam da böyle bir dönemde “Çıplak Kral” şarkısına ihtiyacımız olduğunu düşünüyoruz
Diğer
18 Mayıs 2025
Türkiye’nin ilk reggae grubu Sattas, temellerinin atılmasının üzerinden on yedi yıl geçmesine rağmen hâlâ ayakta. “Hâlâ” diyorum çünkü Türkiye’de reggae müziği, rasta saçlı, “enteresan” kıyafetli, Bob Marley bereli bir stereotip olarak popüler kültür malzemesi şeklinde sunuldu, hatta sunulmaya da devam ediyor. Ancak reggae’nin içinde barındırdığı evrensel sorunlar notalarla yeri geldiğinde birer ağıttır, yeri geldiğinde “Ayağa kalk, hakların için mücadele et!” diye dinleyeni harekete geçiren bir marşa dönüşür. Sattas da reggae’nin hem sound’una hem de içeriğine bağlı kalarak bugünlere kadar geldi. Üniversite festivallerinden Montreal Caz Festivali’ne kadar reggae ruhunun yaşayabileceği her yerde çaldılar. Ve son olarak da uzun sayılabilecek bir aradan sonra “Çıplak Kral” şarkısını yayınladılar. “Kral”ın “çıplak”lığına alışmamızın üzerinden epey zaman geçtiği için bunu hâlâ anlayamayanlar için sıfatı tersine çeviren Sattas’la, müzik yolculuklarını, Türkiye’de reggae müziğin geldiği noktayı ve “Çıplak Kral” şarkısını konuştuk…
- Müzikal yolculuğunuzda yirminci yılı geride bırakıyorsunuz. Geriye dönüp baktığınızda neler geliyor gözünüzün önüne?
Orçun Sünear: Evet, 17 yıllık muhteşem bir yolculuk. Sürekli yeni başlıyormuş hissiyatı var. Bu çok dengeleyici. Başta yurtdışı ve yurtiçi festivallerle birlikte inanılmaz bir ilişkiler silsilesi geliyor gözümün önüne. Şu anda içinde bulunduğumuz ülkenin siyasi durumu ve buna bağlı olarak kendi durumum fenalarda o yüzden kötü olan şeyleri düşünmemeye çalışıyorum. Müteşekkir olduğum onlarca insan geliyor gözümün önüne. En başta Derya, Aybar, Murat, Erdem, Erdem Birgül ve tabi ki Mehmet Abi, Duygu, Burcu, Gizem, Burçin, Barış, Fehmi, Emir, Seço, Siney, Melis (Şeşen), Sami, Faruk, Teko, Aslı, Kübra, Morton... Bu insanların birbirlerine göre önem sırası daha yüksek değil. Tabii ki daha sahneye bile çıkmayı düşünmediğimiz ve hatta adımızın Sattas olmadığı zamanlarda stüdyoya girip takılsak veya şarkı söylemelisin diyen kuzenim Derya'nın etkisi, Sattas'ın resmi ilk davulcusu Mehmet (Yüzbaşıoğlu) Abinin reggae müziğine dair bilgileri biraz daha önde anılmalı. Fakat efsane nefesli triosu ile gittiğimiz festivaller, bizimle birlikte çalmış tüm klavyeciler, Burcu'nun tek başına yük kaldırması ve daha bir dolu buraya sığmayacak güzel hikâye… Sattas inatla yoluna devam etti, bence yanlış dönemde müziğe başladı ama inatçı ve nefis bir aileye dönüştü. Şu andaki kadro bu saydığım insanlar kadar bağlı ve hatta şu an itibariyle tüm ekip bütün gruptan sorumlu ve bu da tarihimizde ilk. Ve yapılan bir dolu güzel şarkı ve gelecek olanlar...
Öykü Gülata: Bunca yıllık müzikal yolculuğumuz da muhtemelen dizi platformlarında birkaç sezonluk malzeme çıkacak kadar macera yaşamışızdır. Gülüp eğlendiğimiz, bazen sinirlendiğimiz kâh süründüğümüz kâh konforun dibine vurduğumuz günlerimiz oldu. Bu günlerimizde bizimle her zaman beraber olan müzik yapma arzusu grubu bu günlere getirdi. Geriye dönüp baktığımızda inanılmaz müzikal bir deneyimler yaşama ve muhteşem insanlarla, müzisyenlerle tanışma fırsatımız oldu.
- Tüm Türkiye’de ve yurtdışında da tanınan bir grupsunuz. Yola çıkarken işin buralara varmasını düşünüyor muydunuz?
Orçun Sünear: Tabii ki hayır. Küçüklüğümde oynadığımız bir oyundu. Adı Everest olan bir rock grubuydu Sattas -muş daha doğrusu. Kardeşim, ben ve kuzen hayali grup kurmuştuk ve kasetleri koyup canlandırırdık. Ben vokalisttim. Sattas kuruldu, Osman Ozman ve Mehmet Abi (davulcumuz) haydi sahneye çıkma vakti dedi. O ilk heyecan hâlâ aynı şekilde devam ediyor. Balo sokaktaki Nayah'tan, Montreal Caz Fetivali'ne giden nefis bir yolculuk. Bir engel olmaz ise yeniden düşeceğiz Avrupa yollarına, yakında haberini duyacaksınız.
- Sattas kurulduğunda reggae Türkiye’de dinleyeni çok olan -ben........© T24
