Yılbaşı ağacıyla bir karar imtihanı
Diğer
28 Aralık 2025
Eve bir yılbaşı ağacı sipariş ettik. Geldi. Paketini açtık. Fotoğraftaki bol dallı, upuzun, heybetli ağaç gitmiş; yerine zayıflamış, bir deri bir kemik kalmış, sanki yolda üzerinden tır geçmiş bir ağaç gelmişti. Beğenmedik. Yanında duran eski ağacımıza baka baka kurduk yenisini. Biz eskisine bakıyoruz, iki ağaç birbirine bakıyor; bir arzu üçgeni oluşmuş durumda. Ama kurduk yeni ağacı. Daha da sevmedik. Düzelir diye diye kurduk. Etrafını temizledik, ışıklarını taktık, süslerini yerleştirdik. Yok. Olmadı. Kendimize söylendik durduk. Eskisi daha güzeldi dedik. Neden aldık ki bunu dedik. Hep de böyle yapıyoruz dedik.
Eskisini paketleyip kaldırdık, bir umut dedik alışırız belki yeniye. Şimdi sevmediğimiz yeni ağaçla baş başayız. Bize vadedilmeyen, bize söz verilen hâline benzemeyen ağaçla. Eski güzel ağacımız kutuda, yenisi karşımızda. Bir noktada “bunu geri yollasak ya” fikri geldi aklımıza. Öyle ya, sevmedik sonuçta. Mecbur muyuz sevmediğimiz ağacı evin ortasında tutmaya? O andan sonra işler çok hızlandı. Süsleri çıkarmaya başladık. Büyük bir örtü serdik. Her süsü tek tek örtüye indirdik. Işıkları söktük. Ağacın uzun ve cılız dallarını daha yeni açmıştık, açalı da bir iki saat olmuştu, şimdi kapatıyorduk işte. Bağlantı yerlerini söktük. Dalları gövdeye yapıştırdık. Ortalık yine pislendi. Yerlere simler, yapraklar döküldü. Yine sildik. Ağacı kutusuna koymaya çalıştık, sığmadı. Dalları biraz daha bastırdık. Olmadı. Biraz daha bastırdık ve biraz daha. En sonunda güç bela kutuya soktuk. Evet, bu ağacı geri gönderecektik. Daha birkaç saat önce gelmişti ama biz onunla bir ömür geçirmiş gibi yorulmuştuk.
Paketi bantladık. Aldığımız yere dürüst olmaya karar verdik. Sevmedik ya, sevmedik. Zorla mı? Sonuçta insan yenisini kurduğunda aklı bu kadar eskisinde kalmamalı diyebilirsiniz ama o zaman hiç bizim kadar kararsız bir insanla aynı odayı paylaşmamış olmalısınız derim. Aklımız bir eskiye gidiyor, bir yeniye geliyor; yeniye bakıyoruz, eskisini hatırlıyoruz; eskisine bakıyoruz, “eh işte” diyoruz. Böyle olunca da ne yeniden hayır geliyor ne eskiden feragat edebiliyoruz. İnsan dediğin, sevmediği bir şeyi geri vermekte bile bu kadar oyalanıyorsa, mesele ağacın cılızlığı değil belli ki. Biz de bunu düşündük düşünmesine ama düşünürken yine eski ağacın kutusunu alıp odaya getirmiştik bile. Ağacın kutusunu ortaya koyduk. Ona bir başka baktık bu sefer. Yıllardır eskidi bu, çok yaprak döktü demedik, emektarımız dedik, bir hoş göründü ki gözümüze sormayın. Yerini temizledik. Eski ağacı kurduk. Kollarını gövdelerinden doğru açtık. Dallarını teker teker ayırdık, seve seve, özene özene. Işıklarını taktık. Sonra örtünün üstündeki süslere geçtik. Son süsü taktığımızda akşam onu geçmişti.
Bütün gün, kendi başımıza ördüğümüz çorabın........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin