Oya Tekin Medyascope’a konuştu: “Cezaevinde geçirdiğim süre, kötülüğün ne kadar sıradanlaştığını görmemi sağladı”
“Aziz İhsan Aktaş suç örgütü” soruşturmasında eşiyle birlikte tutuklanan Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin, Medyascope’un sorularını yanıtladı. İddianame hakkında Tekin, “Hakkımızda medya aracılığıyla bir algı inşa etmeye çalıştılar. Manipülatif kurguların değil, somut delillerin ışığında hakikatin ortaya çıkacağı süreçleri de ‘servis etmeleri’ adaletin gereğidir” dedi. Hapiste geçirdiği süreç boyunca CHP’nin yaptıklarından memnun kaldığını söyleyen Tekin, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e teşekkür etti.
Gözaltı sürecinde görevim nedeniyle Antalya’da bulunuyordum. Eşim ise Adana’da gözaltına alındı. 19 Mart sonrasında CHP’li belediye başkanlarını hedef alan operasyonların genişleyebileceğine dair bir hava vardı. Ancak şahsıma yönelik bir operasyon olabileceğini doğrusu beklemiyordum. Çünkü göreve geldiğim günden bu yana şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine dayanan, “Gerçek denetim makamı Seyhan halkıdır” anlayışıyla hareket eden bir yönetim tarzı benimsedim. Bununla birlikte bu tür operasyonlarda, sizin gerçekten kim olduğunuzun veya ne yaptığınızın çoğu zaman bir önemi olmuyor. Bu tamamen siyasi bir operasyon. Belirleyici olan, iktidarın sizin üzerinizden nasıl bir algı yaratmak istediğidir. Elbette hukukun bu denli siyasallaştığı bir ülkede bunun mümkün olduğunun farkındaydım; ancak hukukçu olmanın verdiği alışkanlıkla, insan kendisine böyle bir şeyi kolay kolay konduramıyor.
Gözaltı sırasında yaşadığım ilk şaşkınlık geçtikten sonra, sürecin hiçbir hukuki temeli olmadığını bildiğim için soğukkanlılığımı hiç kaybetmedim. Zaten saklayacak veya gizleyecek hiçbir şeyim yoktu. İfade sırasında sorulan soruları ve ileri sürülen iddiaları görünce de yapılan işlemin ne kadar hukuki temelden yoksun olduğu, bunun tamamen siyasi bir operasyon olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Somut delillere, maddi kanıtlara dayanan hiçbir iddia yoktu. Hayatım boyunca hukukun üstünlüğüne inanan, hak mücadelelerinin içinden gelen biri olarak iktidarın böyle bir dosyayla çok yol alamayacağını düşündüm. Ancak Türkiye’de yargı üzerindeki siyasi baskının uzun süredir belirleyici olduğu ve iktidarın siyasi meseleleri yargı operasyonlarıyla çözmeyi tercih ettiği gerçeği de ortada. Hukuk olsaydı bugün burada olmazdım.
Aslında gözaltına alınış biçimimiz, gözaltı saatimiz, görüntülerin servis edilmesi ve bugün tutuklu olmam; bunların tamamı bu sürecin hukuki değil siyasi olduğunu gösteriyor. 1 milyon nüfusa sahip bir ilçenin seçilmiş belediye başkanıyım. Çağırsalar gidip ifade vereceğimi çok iyi biliyorlardı. Buna rağmen şafak operasyonuyla gözaltına alınıyoruz ve hemen ardından polis kameralarının çektiği görüntüler medyaya servis ediliyor. Ortada hiçbir maddi delil yokken tutuksuz yargılanma hakkımız yok sayılıyor; masumiyet karinesi hiçe sayılarak bu görüntüler üzerinden bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. İtibar suikastı yapılarak toplum nezdinde suçlu ilan edilmek isteniyoruz.
Tüm bunlar kanıtlara değil görüntü ve sembollere dayalı bir yargılama tekniğinin parçaları. Siz daha mahkeme salonuna girmeden hüküm medya aracılığıyla veriliyor. Maalesef bunlar, hukukun ne kadar siyasallaştığının somut örnekleri. Önce bir suçlu imgesi yaratılıyor, ardından sizi o imgenin içine sıkıştırıp savunmasız bırakmaya çalışıyorlar. Bugün geldiğimiz noktada ise iddianame ortada. Delil niteliği taşıyan hiçbir unsur oluşturamamalarına rağmen altı aydır hâlâ tutukluyum. Bahsettiğiniz bu görüntüler; ülke demokrasisi ve hukuk düzeni adına utanç verici. Toplumda hiçbir karşılık bulmayan, amacına ulaşamamış görüntülerdi. O gün yaşananları rutin bir adliyeye sevk değil, sürecin siyasi karakterini görünür kılan bir sahneleme olarak gördüm. Gerçek bir yargılama görüntülerle değil, delillerle yapılır.........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein