menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Akdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü

132 19
10.11.2025

“Başkan tüm satranç tahtasını değiştirdi. Hazar Denizi’nden Akdeniz’e kadar bir hizalanma göreceksiniz.”

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack geçen hafta Manama’da, Başkan Donald Trump’ın “genişletilmiş Ortadoğu” vizyonunu böyle çizdi.

Fakat pergelin epey genişten alındığını, Beyaz Saray’daki Orta Asya-ABD Zirvesi sırasında Kazakistan’ın Amerikan eksenine kapaklanma reçetesi olarak Abraham Anlaşmalarına zıplamasıyla da gördük.

Trump, Gazze’deki soykırım nedeniyle tecrit edilen İsrail’e uluslararası meşruiyet sağlıyor. Hem de genişletilmiş Orta Doğu’da Amerikan çıkar ağlarını örerken Abraham Anlaşmalarını bir modele dönüştürüyor. Görüntüde “İsrail’e dost olan Amerikan ortaklığını da kazanır” diyen bir Abraham metaforu var ama sayfayı çevirdiğinizde Çin ve Rusya’yı çevreleme stratejisinin bir parçası olarak karşımıza devasa çıkarlar çıkıyor. Nadir toprak elementleri, uranyum yatakları, enerji kaynakları vesaire.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da “Akdeniz’den Hazar’a” diye başlayan hikayenin kötü adamı olmamak için Trump’ın Gazze planına omuz verdi ama Tel Aviv kaynaklı gerilimden henüz kurtulamadı.

Trump, Gazze’ye el atarak Abraham trenini rayına oturtmak isterken ivedilikle hizalanması gereken iki parça var: Lübnan ve Suriye…

Lübnan’ı yeni bir savaş tehdidiyle yola getirmeye çalışıyorlar.

Suriye de Amerikan eksenine doğru yolculuğuna devam ediyor.

Ebu Muhammed el Colani dün Washington’a uçtu. Bugün de Beyaz Saray’da Trump tarafından ağırlanacak.

Öncesinde Amerikalıların girişimiyle Colani ve HTŞ’li İçişleri Bakanı Enes el Hattab BM Güvelik Konseyinin ‘terörist’ listesinden çıktı, yaptırım askısından indirildi.

ABD Hazine Bakanlığı da bu ikiliyle ilgili “Özel olarak belirlenmiş küresel terörist” tanımlamalarını kaldırdı. Colani’nin başına konulan 10 milyon dolar ödül ilanı zaten sessizce silinmişti. Obama yönetimi HTŞ’nin öncülü Nusra Cephesini 2012’de terör örgütleri listesine soktuğunda Erdoğan çok içerlemiş; “Yani şurada devrim yapıyoruz, şimdi sırası mı” kıvamında tepkiler vermişti. Halbuki dönemin Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’a rapor veren Ulusal Güvenlik Danışmanı Jack Sullivan kitabın ortasından yazmış; “Suriye’de el Kaide bizim tarafımızda” demişti. Doğru söylüyordu. Fakat pratikte değişen bir şey olmadı; ödül avcıları gönderilmedi, aksine Nusra-HTŞ ‘kurtarılmış’ İdlib’de semirtildi. Trump söz-eylem çelişkisine son verdi.

Suriye, İsrail’i güvenceye alacak yeni Orta Doğu planında kilit taşı gibidir. O yüzden Colani havaya girdi; Washington’a giderken ABD ile kurulan bağları ‘stratejik ilişki’ olarak nitelendirdi. Beyaz Saray’da ağırlanmanın her zaman karşılıkları vardır. Hele hele kamburu bu kadar çıkık olan birinin müzakere şansı sınırlıdır. Ev ödevlerini yerine getirmesini kolaylaştıracak açılımlar için söz hakkını kullanabilir. Sezar Yasası yeniden........

© Evrensel