menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Arap-Kürt-Türk üçgeni ve yeni yurttaşlık tartışması: Türkiye nereye gidiyor?

26 31
27.11.2025
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Araplar bizi sırtımızdan vurdu, hadi oradan" çıkışı, siyasetin gündemini bir anda farklı bir eksene kaydırdı. Tam bu açıklamanın hemen ardından gelen Davutoğlu'nun 'Türk–Kürt–Arap ittifakı' çağrısı, Meclis'te alınan İmralı heyeti kararı ve yeniden dolaşıma sokulan 'eşit yurttaşlık' söylemleri, Türkiye'nin yeni bir kimlik mühendisliği tartışmasına doğru sürüklendiğini gösteriyor.

Bugün karşımıza çıkan tablo, yalnızca bir siyasal polemik değildir; Türkiye'nin kimlik, vatandaşlık ve bölgesel pozisyonu açısından yeni bir dönemin kapısını aralamaktadır.


Tarihsel kırılma: Ne sadece "ihanet" ne de romantik bir birlik

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Araplarla ilgili sözleri, tarihsel arka planı doğru okumak açısından önemlidir; fakat eksik bir başlığa işaret eder. Çünkü bu tartışmanın kökleri, Attila İlhan'ın 1979'da yazdığı o ünlü başlıkta gizlidir:

"Türk'le Arap'ı İngiliz düşman etti."

Gerçekten de 20. yüzyılın başında İngiliz emperyalizminin temel hedefi şuydu:
  • Arap milliyetçiliği yaratmak,

  • Hilafet tartışmasını kaşıyarak Türk–Arap bağını koparmak.
  • Lawrence tam bu amaçla sahaya sürüldü. İngiliz stratejisi yalnızca etnik milliyetçilik üretmekle sınırlı değildi; aynı zamanda Arap dünyasını mezhepsel olarak parçalamayı hedefliyordu.

    Bu nedenle 18. yüzyılda Muhammed bin Abdülvehhab tarafından kurulan ve daha sonra Suud hanedanı ile birleşip Arabistan'da hâkim olan Vahhabilik, İngilizler için önemli bir jeopolitik fırsata dönüştü. Tarihsel kayıtlar, İngilizlerin bu mezhepsel farklılaşmayı Osmanlı'dan kopuşu hızlandırmak için kullandığını açıkça gösterir.

    Cemaleddin Afgani'nin hilafet tartışmalarının da İngilizlerce desteklenmesi, aynı büyük planın parçasıydı.

    Amaç: "Türk ile Arap arasındaki tarihsel bağ hem etnik hem mezhepsel olarak kırılsın."

    Bu adımlar sonuç verdi; Şerif Hüseyin ve çevresi Birinci Dünya Savaşı'nda İngilizlerle iş birliği yaptı ve iki halk arasında derin bir kırılma oluştu. Bugün bölgenin bir türlü dindirilemeyen istikrarsızlığı ve Filistin meselesinin çözümsüzlüğü bile bu kırılmanın........

    © Yeni Mesaj