G20’de Yükselen Yeni Dünya Düzeni
Güney Afrika’daki G20 Zirvesi sona erdi ama ardında bıraktığı sarsıntı küresel diplomasinin sularını hâlâ bulandırıyor. Sadece bir ekonomi toplantısı değildi; ABD’nin gıyaben boykotu ve Afrika Birliği’nin zaferi, dünyanın ekonomik ve politik ağırlık merkezinin hızla değiştiğini gösteren bir manifesto niteliğindeydi. Peki bu çalkantılı değişim, yıllardır “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” diyen Türkiye için bir felaket mi, yoksa tarihi bir fırsat mı?
Amerika’sız Bir Zirve ve Küresel Güney’in İntikamı
Eğer bir fotoğraf bin kelime değerindeyse, ABD Başkanı’nın Zirve masasındaki boş koltuğu da dünyanın nereye gittiğini gösteriyordu. Washington’ın iklim bildirisine itirazları ve en üst düzeyde Zirve’yi es geçmesi, G20 ruhunu zedeledi ancak Küresel Güney’in kararlılığını pekiştirdi. Afrika Birliği’nin daimi üye olarak masaya oturması başlı başına bir devrimdi.
Bu, bir avuç Batı ülkesinin dikte ettiği kuralların yavaşça eridiği anlamına geliyor. Gündem artık açıkça: Düşük gelirli ülkelerin borç yükü nasıl azaltılacak? Çok taraflı kalkınma bankaları (MDB’ler), küresel ısınma için neden yeterli finansman sağlayamıyor? Çin gibi büyük alacaklılar, borç yapılandırmada neden şeffaflıktan kaçıyor?
Türkiye, yıllardır savunduğu kapsayıcılık ve adil kalkınma tezleriyle bu yeni yükselişin doğal ortağı. G20’den çıkan en güçlü mesaj, Türkiye’nin Afrika ve Asya ile kurduğu ticari........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein