87’ye iki kala – Melih Demirel Yazdı
Saatin akrep ve yelkovanı, her yıl bu vakitlerde biraz daha ağır dönüyor sanki. Rüzgâr bile susuyor. Şehrin sesleri, hayatın koşuşturması, bir milletin kalbi gibi yavaşlıyor Kasımın onuna yaklaştıkça… Çünkü o an, bir milletin atasının gözlerini kapattığı, ama milyonların kalbinde hiç kapanmayan bir pencerenin aralandığı o an…
87 yıl önce, on kasım sabahı… Güneş doğdu, ama ışığı eksikti. Herkes sustu, içinde fırtınalar koptu. Bir ulus, kurtarıcısını toprağa uğurladı. Lakin o gün toprağa yalnızca bir beden değil; bir çağ, bir devrim, bir ufuk da konuldu. Ama yine de o toprağın altından filizlendi her umut, her aydınlık, her çocuk gülüşü…
Atatürk ebediyete intikal ettiğinde, aslında ölmedi. Çünkü ölümler yalnızca bedene dokunur; o ise bir fikirdi, bir inançtı, bir yürüyüştü. “En büyük eserim” dediği Cumhuriyet, onun sonsuz nefesidir. Bugün hâlâ okul sıralarında okunan her harf, fabrikalarda dönen her dişli, sınırda nöbet tutan her asker, bir halkın........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein