menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ABD Büyükelçisi, “Türkiye’yi İngilizlerin kurduğunu” mu söyledi?

31 2
07.10.2025

Sıra dışı ve bazen skandal sayılabilecek sözleriyle dikkat çeken ABD’nin tartışmalı büyükelçisi Tom Barrack, bir televizyon muhabirinin sorusuna cevap verirken şunları söyledi:

“Ortadoğu diye bir şey yok, kabileler ve köyler var. Bölgede ulus devletler Osmanlı imparatorluğu topraklarında 1916 “Sykes Picot” anlaşmasıyla İngilizler ve Fransızlar tarafından oluşturulmuştur. Her şey bireyle, aileyle, köyle başlar. Sonra kabile, topluluk, din. Son olarak da ulus gelir.”Ortadoğu’da hiç barış olmadı. Muhtemelen de olmayacak çünkü herkes kendi meşruiyeti için mücadele ediyor.”

Sürpriz bir biçimde bu söz, medyada, özellikle bir kesim tarafından Barrack’ın “Türkiye’yi İngilizler kurdu” beyanatında bulunduğu şeklinde yorumlandı.

Barrack, böyle bir açıklamada bulundu mu? Hayır! Açıkça böyle bir şeyi söyleyebilir mi? Mümkün değil. Büyükelçi olarak görev yaptığınız bağımsız bir ülkede, “o ülkenin İngilizler tarafından kurulduğunu ve sınırlarının belirlendiğini” söyleyebilir misiniz? Şüphesiz bu, skandaldan öte bir şey şey olur.

Gerçekte Barrack, “daha önce Osmanlı topraklarında yer alan Ortadoğu ülkelerinin, sömürgeci ülkelerce kurulmasından” söz ediyor. Birinci Dünya savaşı sürecinde 1916 tarihli Sykes Picot anlaşması çerçevesinde Ortadoğu’daki kurgu devletlerin “İngilizler ve Fransızlar tarafından şekillendirildiği ve sınırlarının masa başında cetvelle çizilmiş olduğu,” artık kimsenin itiraz edemediği tarihi ve siyasi bir realite...

Büyükelçinin, Türkiye’nin İngilizler tarafından kurulduğuna yönelik doğrudan bir ifade kullanmamış olması; bölgenin jeopolitik bütünlüğü, tarihi sürekliliği ve siyasi haritasında yaşanan değişim kapsamında ele alındığında,Türkiye’nin söylenen sözün referans çerçevesi dışında bırakılmasına imkan vermiyor. Yani, “ulus devletlerin Osmanlı topraklarında kurulduğundan” söz etmesi; ister istemez Anadolunun “Osmanlı’nın coğrafi ve idari bütünlüğünün bir parçası” olması dolayısıyla, zihinlerde “Türkiye’nin de Ortadoğu ülkeleriyle birlikte aynı siyasi ve tarihi cendereden geçtiği” yargısını beraberinde getiriyor.

Dolayısıyla Barrack’ın bu beyanatı, doğrudan veya dolaylı olarak, Türkiye dahil bölgedeki ülkelerin resmi tarih tezlerini sorgulatacak, devlet felsefeleri ve kuruluş doktrinlerinden doğan yerleşik klişeleri alt üst edecek bir değerlendirme niteliğine bürünüyor… Nitekim, adeta pimi çekilmiş bir bomba gibi ortaya atılan bu iddianın, Türk siyaset arenasında hayli yaygın ve hararetli tartışmalara yol açtığını görüyoruz.

Şimdi, bu beyanatın dolaylı olarak ne gibi çağrışımları davet ettiğini, hangi sonuçları doğurabileceğini ve buradan Türkiyenin mevcut siyasi ve jeopolitik konumuna ilişkin ne gibi çıkarımlarda bulunulabileceğini birlikte analiz edelim:

Türkiye, bir Ortadoğu ülkesi mi? Bu oldukça tartışmalı bir konu… Ayrıca cevabı, Türkiye’ye nereden baktığınıza göre değişir. Siz Türkiye’nin “Avrupa ve Asya arasında köprü” konumunda bulunduğunu ve bütünüyle Ortadoğu’nun dışında kaldığını ileri sürseniz bile; pek çok kültürel, siyasi, tarihi ve jeopolitik unsurun ülkemizi Ortadoğu bölgesiyle ortak bir paydada buluşturduğu........

© Karar