Kıbrıs için tatile çıkan Ayşe, Gazze içinde çıkar mı?
Meşhurdur hani: ''Sahada/Cephede kazanır, masada kaybederiz'' denir.
''Trump Planı'' üzerinden şimdi herkeste bu travma tetiklendi.
''Bu Trump'a mı güveneceğiz? İş, Netanyahu'nun vicdanına mı kaldı?'' şeklinde haklı serzenişler ve kaygılar dile getiriliyor.
Bu ve daha fazlasını düşünüp dile getirenler endişelerinde haklılar. Tarih boyunca yaşadığımız tecrübeler bize bunu söylüyor!
''Kafire güven olmaz'' ve ''Domuzdan post, küffardan dost olmaz''
Doğru mu, doğru!
Srebrenitza'dan Çeçen direnişine, yakın tarihte bir çok kötü tecrübe yaşadık.
Müslüman halkların Gazze konusundaki hassasiyeti önceki cihad cephelerinden daha fazla, çok daha fazla!
Mescid-i Aksa'yı yıkılmaktan kurtarmak için kendilerini ateşe atan Gazzelilere karşı duyulan derin muhabbet, derin takdir ve derin mahcubiyet hali insanları teyakkuza geçirdi.
Türkiye'nin garantör olması ve oluşturulacak askeri güçte Mehmetçiğin yer alacak olması gönüllere su serpsede diken üstündeyiz.
Netanyahu, ''Trump Barışına'' imza atıldığı günden bu güne Gazze'yi canı istediği zaman bombalamaya devam ediyor.
Kimseden tık yok!
Zaten imzalanan metnin en kritik maddesinde (olasılığı en yüksek ihtimal olan) İsrail'in antlaşmaya uymayarak bulduğu her fırsatta saldırı yapacağı öngörüldüğünden, garantör ülkelerin ateşkesi bozacak olan tarafa yönelik yaptırımları sınırlanarak; ''Gelecekteki anlaşmazlıkların güç veya uzun süren çatışmalar yerine, diplomatik angajman ve müzakereler yoluyla çözülmesini taahhüt ediyoruz.'' ifadesiyle ''müzakere ve diplomasi'' nin ateşkesi tekrar sağlamak için tek yöntem olarak kullanılacağının altını çizilmiş ve garantör ülkelerin eli kolu bağlanmış durumda! Kan dökerek antlaşmayı bozanın kanını dökmessen antlaşmayı her fırsatta bozmaya devam edecektir!
Yani soykırımcılar, yine istediği gibi (dozu hafifletilmiş) katliamlara devam etsede barışı bozacak olan İsrail'in hiçbir şekilde moralini bozacak, hele de canını sıkacak/yakacak herhangi bir karşılık verilemeyecek! Bu olasılık, antlaşma metninde çok net belirtilmiş!
''Garantörü'' olduğumuz Kıbrıs'ı konuştuğumuz şu günlerde barış harekatını uluslararası hukuksal zeminde askeri seçenekle nasıl yaptığımız hep zihinlerdeyken, yine garantör olduğumuz Gazze'de Türkiye'nin bir kez daha ''Ayşe'yi tatile çıkartıp, çıkart(a)mayacağı'' üzeriden tüm gözler üzerimizde.
Merhum Erbakan Hoca'nın Mehmetçiği; koalisyon hükümetinde Girne sıradağlarına kuzeyden Beş Parmak Dağlarına Allah Allah nidalarıyla indirmesi ya da yine Erbakan Hoca'nın koalisyon (Refahyol) hükümeti döneminde el Halil/Filistin'e Mehmetçiği göndermesinde olduğu gibi, tek başına iktidar olan talebesi Başkan Erdoğan'ın, tüm uluslararası haklardan doğan yetkiyle tarafı olduğu ve imza attığı ''garantörlük'' yetkisinde nerede duracağı ve tahammül sınırlarını aşacak olası bir krizde nasıl tavır alacağı en başta muhibbanı olmak üzere gözlerin üzerinde olacağı bir merak konusu. Bu durumun en net ifadesi, Türkiye'nin itibarı meselesi olarak karşımızda.
Başkan Erdoğan, 10 Ekim'den bugüne her fırsatta bunun altını çizerek işin ciddiyetini vurgulayan bir lider oldu.
Ateşkesin yürürlüğe girdiği 10 Ekim'den bu yana Hamas, 13 Ekim'de elindeki 20 sağ İsrailli işgalciyi teslim etti. İsrail ise müebbet hapse mahkum edilen 250 Filistinli ile Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de alıkonulan yaklaşık 1700 Filistinli esiri serbest bıraktı. Gazze'de bombardımanlarda ölen, 10'u İsrailli olmak üzere 12 esirin cenazeleri İsrail tarafına verildi. İsrail, 150 şehidimizin naaşlarını teslim etti. Ateşkes genel olarak yürürlükte olsa da İsrail sık sık ihlal ediyor ve sinir uclarına dokunarak tepkileri ölçüyor.
10 Ekim'den bu yana İsrail’in 80 ihlali kayda geçti: 97 Filistinli şehid oldu, 230 kişi yaralandı.
İsrail antlaşmada belirtilen yardım girişine ise halen izin vermediği gibi Refah Sınır........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein
John Nosta
Rachel Marsden