KONUŞUYORUZ AMA DUYMUYORUZ
Bugün yazıma bir serzeniş daha doğrusu uzun zamandır gözlemlediğim bir hayal kırılığı ile başlamak istiyorum.
Dikkat ettiniz mi; ne kadar çok konuşup ne kadar az anlaşıyoruz. Belki de tolum olarak bu kadar bölünmemizin en büyük sebeplerinden biri de bu; anlayamamak.
İletişim çağındayız, her şey elimizin altında, gözümüzün ucunda, ama hâlâ anlaşamıyoruz.
Konuşuyoruz ama birbirimizi duymuyoruz.
Mesajlar, bildirimler, hikayeler, paylaşımlar… Hepimizin telefonu ardı ardına gelen bildirimlerle dolu.
İletişimin sesi yüksek ama anlamı çok kısık.
Ne dediğin değil, nasıl algılandığın önemli artık. Kelimeler, bağlamından koparılmış yankılar gibi dolaşıyor aramızda.
Telefon elimizde, ama yüz yüze bakamıyoruz. Herkes kendini anlatma derdinde, ama kimse anlamaya niyetli değil.
Konuşmak, çoğu zaman dinlememek için yapılan bir savunma haline geldi. Empati, romantik bir fikir gibi görülüyor; sabır, neredeyse nostaljik bir kavram.
Halbuki teknolojinin sunduğu bu dev imkân, bizi birbirimize yakınlaştırmak için vardı. Ama şimdi mesafe sadece fiziksel değil; duygusal, zihinsel, hatta........
© Ensonhaber
