Bu Eğitimle Nereye?..
Bugün ülkemizde yaklaşık 20 milyon öğrenci var. Bu devasa orduyu eğitmek için de bir milyondan fazla öğretmen var. Aileleri de bu döngünün içerisine aldığımızda neredeyse ülke nüfusunun yarısına yaklaşırız. Bir de işin içerisine eğitim binalarını ve ilgili sektörleri de dâhil edersek karşımızı bambaşka bir tablo çıkar.
Peki, bu büyük fotoğrafta nasıl görünüyoruz? Durum ne kadar iç açıcı?…
Neticede milyonlarca diplomalı genç ve bir o kadar da işsiz… Çevremiz okumuş cahillerle dolu!…
Evet, bu ülkede eğitim hep kanayan yaramız olmuştur. Bütün gayretlere rağmen kanama bir türlü durdurulamamıştır. Durdurmak bir yana hep kan kaybı yaşanmıştır. Ama işin garip tarafı da herkes bu yaraya neşter vurmaktan, kanamayı durdurmaktan dem vurmuştur. Ama bir türlü yara iyileşme emaresi gösterememiştir. Gösterir gibi olanlar da yanıltıcı olmuştur.
Yine bu çerçevede yığınlarca kitap yayınlanmıştır. Bin bir çeşit fikir havada uçuşmuştur. Ama teşhis doğru konulamadığından ya da teşhis konulmak istenmediğindendir ki yara da bir türlü kabuk bağlayamamış, iyileşme emareleri gösterememiştir.
Pasi Sahlberg’in Eğitimde Finlandiya Modeli kitabı bana bu yarayı deştirdi yeniden. Kitapta özetle dört modelden bahsediliyor, hatırlayacak olursak:
Birincisi; sağlam bir öğrenme deneyimi için düzenli teneffüs ve fiziksel aktivite kritik önemdedir.
İkincisi; eğitim alanında yapılacak kapsamlı değişiklikler için küçük veri, büyük veriye kıyasla genelde çok daha etkili bir araçtır.
Üçüncüsü; eğitim kazanımlarını daha nitelikli yapmanın yolu hakkaniyeti sağlamaktan geçer.
Dördüncüsü ise; Finlandiya eğitim sistemine dair uydurma bilgiler ve şehir efsaneleri, daha iyi bir eğitim sistemi kurma yolunda verilen çabaları akamette uğratabilir.
Eğitimde sistem elbette önemlidir ancak unutulmaması gereken; bu sistemin........
© dibace.net


