Hüseyin Üzmez’in intikamı mı alınıyor: Yoksul ailelere ilaç yazan profesör vicdan hapse atıldı
Geçen hafta, 21 Kasım 2025 günü İstanbul Balat’taki Özel Balıklı Rum Hastanesi’nde görevli çocuk psikiyatristi Prof. Dr. Ayten Erdoğan, sekreteri, eczane sahibi ile kalfası ve ilaç mümessillerinin arasında olduğu 6 kişi gözaltına alındı. Türkiye’nin en önemli çocuk psikiyatristlerinden Prof Dr. Ayten Erdoğan üç gün İstanbul Emniyet Müdürlüğü nezarethanesinde tutuldu. Şeker hastası olan 63 yaşındaki Profesör 10 saat boyunca sorgulandı. Dün akşam Prof. Dr. Ayten Erdoğan, sekreteri ve eczane kalfası hapse atıldı.
Prof. Dr. Ayten Erdoğan ve diğer isimler; nitelikli dolandırıcılık, kişisel verileri hukuka aykırı olarak bir başkasına verme, yayma veya ele geçirmekle suçlandı. Bakırköy Başsavcılığı’nın yaptığı açıklamada; Prof. Dr. Ayten Erdoğan’ın sahte reçeteler düzenlediği, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun suç tarihinde ‘112 milyon TL’ zarara uğratıldığı öne sürülüyordu. Ancak ilk andan itibaren bir gariplik vardı. Suç tarihi 2020’ydi, yani soruşturma 5 yıl önce başlamıştı ama operasyon yeni yapılmıştı.
Savcılığın açıklaması üzerine Prof. Dr. Ayten Erdoğan’ı hedef alan haberler yapıldı. Yeni Şafak gazetesi Prof. Dr. Ayten Erdoğan’ın fotoğrafını kullanarak ‘112 milyon Sahte Reçete Vurgunu’ başlığıyla haberi verdi.
Peki; Prof. Dr. Ayten Erdoğan bunları yaşarken dosyada gerçekten 112 milyon TL’lik bir suç isnadı var mıydı?
Hayır.
Prof. Dr. Ayten Erdoğan’ın ifade tutanağı, müfettiş raporu, polis fezlekesi, savcılığın tutuklama talebinde 112 milyon TL’lik kamu zararı iddiası yok. Zaten böyle bir ilaç vurgununda TIR’lar dolusu, tonlarca ilaç tespit edilmiş olmalı. Ancak bu da yok. Birkaç kutu ilaçtan bahsediliyor.
Aslında Prof. Dr. Ayten Erdoğan’ın sorgusunda sorumlu tutulduğu SGK zararı 112 bin 293 TL. SGK müfettişinin 5 yıl önce hazırladığı raporda kamu zararı bu kadar hesaplanmıştı. Profesör bu rapordan sonra zararı faiziyle 200 bin TL olarak ödemişti. Ancak anlaşılmayan şekilde savcılık açıklamasına üç sıfır eklendi ve 12 milyon TL kamu zararı yazıldı.
Üstelik beş yıl önce Prof. Dr. Ayten Erdoğan’ın hastanedeki odasına gizli kamera yerleştirilmiş ve telefonları aylarca dinlenmiş.
Tespitler ve Prof. Dr. Ayten Erdoğan’ın yanıtlarına bakınca hukuksuzluğun boyutu anlaşılıyor.
Bu tapelerin büyük kısmında Prof. Ayten Erdoğan, piyasada bulunmayan ve hasta çocuklar için çok önemli olan ilaçların eczaneden temin edilmesi için görüşmeler yapıyor. Üstelik bunlar reçetesi yazılmış ilaçlar.
Bir tapede eczane kalfası, hasta 2 çocuğun babası ile konuşuyor. Baba çocukların ilacının kalmadığını ve Profesörün bir gün önceden bir kutu ilaç vermesini istediğini, ertesi gün reçetenin yazılacağını söylüyor.
Bu tape sorulunca Prof. Dr. Ayten Erdoğan şöyle yanıt verdi:
“İki çocuk hastamın babası çocukların düzenli kullandığı ilaçlarının bittiğini, fakat randevuyu Salı günü bulabildiğini söyledi. Bu çocuklar bir gün ilaç almaması halinde okulda ve evde büyük problem yaratabilir. Bir gün çocukların ilaçsız kalmaması için eczane kalfası ile konuşmaları olmuş.”
Bir başka tapede Prof. Dr. Ayten Erdoğan, 3.5 yaşındaki dikkat eksikliği ve hiperaktife hastası olan çocuğa ilaç verilmesini eczane kalfasından istiyor. Burada “Birinin üzerine yazarız” diyor. Bu sorulduğunda anlatıyor:
“Hasta SGK’lı değil olsa bile 6 yaşın altında SGK ödemediği için hastanın parası ile alması gerekiyor. Eczane kalfasına parasını alarak ilacı vermesini söylüyorum. ‘Birinin üzerine yazarız’ derken çocuk 6 yaşından küçük olduğu için sistem izin vermez. Bu hastalık genetik olduğu için annesi ya da babası da hastadır. Onlardan birinin üzerine ilacı yazacağımızı söylüyorum. Hastanın mağduriyetini gözetiyorum.”
Bir başka tape kaydında ise Prof. Dr. Ayten Erdoğan, bir hasta yakını ile konuşuyor. Hasta çocuğun reçetesinin yazılabilmesi için bir hafta var ama ilaçları bitmiş.
Bu tape sorulunca Prof. Dr. Ayten Erdoğan şöyle konuştu:
“Hasta çocuğun ilacı kaybolabiliyor ya da içerken tükürüp zayi edebiliyor. Yani ilaç zamanından önce bitebiliyor. Davranış bozukluğu olan çocuk hastalarımız bir gün bile ilaçlarını içmezse öğretmene, arkadaşlarına, anne-babaya vurabiliyor. Kendisine ya da başkalarına zarar verebiliyor. Bu yüzden ilaçları süresinden önce bitenlere reçete yazarak eczaneye gönderebiliyorum. İlaçlarını parasını ödeyerek alabiliyorlar. Günü gelince tekrar reçete yazabiliyorum. Amacım çocuğun ilaçsız kalıp çevrenin ve çocuğun mağdur olmamasıdır. Bu nadiren olan bir durumdur.”
Pek çok tape ve gizli kamera kaydı........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein