Karanlık Yıl: 2026
Türkiye bugün 85,5 milyonluk nüfusu ve 1,32 trilyon dolarlık GSYH’sı ile dünyanın 17. büyük ekonomisi. Coğrafi konumu eşsiz; Avrupa’nın, Orta Doğu ve Afrika’nın kesişiminde yer alarak tedarik zincirlerinde önemli bir köprü işlevi görme potansiyeline sahip. S&P’nin de altını çizdiği üzere, lojistik ağlardaki bozulmalar, Türkiye’nin Avrupa, Ortadoğu ve ABD doğu yakası pazarları için önemli bir üretim üssü potansiyelini ortaya çıkardı. Rekabet sorunları bir yana bugün Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 90’dan fazlası sanayi sektörü kaynaklı. Yapay zekâ, yeşil üretim süreçleri ve dijitalleşme atağının kapısından içeri çoktan adım adan dünya ekonomisi içindeki bu yeriyle Türkiye kırılganlıklarını hedef alan akılcı politikalarla yönetildiği takdirde önemli bir sıçrama yapmaya aday.
Ama Türkiye, bu büyüklüğü taşıyamayan bir siyasi aklın elinde çürütülüyor. Bu büyük avantajlar, mevcut iktidarın dar siyasi hırsları yüzünden 2018’den bu yana artan oranda atıl kalıyor. Bu atalet de gündelik hayatlarımızın katlanılması zor bir yaşam krizine dönüşmesiyle sonuçlanıyor.
2026, yalnızca ekonomik sorunlarla boğuştuğumuz bir yıl daha olmayacak, siyasi körlükle büyüyen bir buhranın derinleştiği yıl olacak.
Mevcut ekonomik göstergeler oldukça olumsuz: yüksek enflasyon, artan işsizlik ve derinleşen gelir eşitsizliği... Analizlere göre enflasyonun 2024’te yüzde75’lere ulaşmasının ardından şimdilerdeki yüzde33 civarından 2026 sonunda ancak yüzde26-28 civarına gerileyebileceğini gösteriyor. DİSK-AR raporuna göre yüzde 30 civarında dolanan geniş tanımlı işsizlik sonucunda 13 milyon kişi gelecekten umudunu kesmiş durumda. Gelir adaletsizliği vergi politika tercihlerinin sonucu. Türkiye’de dolaylı vergiler (KDV, ÖTV vb.) toplam içinde yüzde67 gibi yüksek pay alırken doğrudan vergi tabanını oluşturan gelir ve kurumlar vergisi çok........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein