Avrupa Türkiye’den ne istiyor?
2015’teki mülteci krizi dönemiydi. AB Komisyonu başkanı Jean-Claude Juncker, o yılın 28 Ekiminde Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı meşum konuşmada şöyle hükmettiydi: “Türkiye ile insan hakları, basın özgürlüğü ve benzer konularda, Avrupa Birliği ve Avrupa kurumlarının çözülememiş meseleleri olduğunu söyleyebiliriz. Bu konularda ısrar edip durabiliriz ama bu, Türkiye ile yürüttüğümüz görüşmelerde bizi nereye götürür? Eksikliklerin farkındayız, ancak Türkiye’yi girişimlerimizin içine dâhil etmemiz gerekiyor."
Mealen: Türkiye’nin mülteci zaptiyeliğine olan ihtiyacımız o ülkedeki gayridemokratik uygulamalara olan hassasiyetimizden önemlidir.
AB, hazırlık çalışmalarının tavsamaya yüz tuttuğu 2007-8’den itibaren eleştiri tonunu zaten usul usul düşürmüştü. Bunun arkasında Komisyon’dan ziyade üye devletler ve başta Sarkozy Fransası'nın Türkiye’nin müstakbel üyeliğine olan saplantılı muhalefeti vardı. Üye devletlerin gönülsüzlüğü giderek başat politika hâline geldi. Karşı tarafta, Türkiye’de, AB işlerinin eski köye yeni âdet olma potansiyeli başka bir gönülsüzlüğe yol açmaya başlamıştı. İlk yazıda, “AB Türkiye’ye iki beden büyük geldi” dediğim…
Özellikle 2013’teki 180 derece savrulmadan itibaren gergin bir mecraya girmiş olan ilişki 2018’de parlamenter sistemin şark usûlü icracı ve tam yetkili başkanlık sistemine dönüşmesiyle akamete uğradı. O zamandan beri adaylık fiilen askıda. Tarafların........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein