menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye ekonomisinde merkez-çevre ayrımı derinleşiyor: TÜİK il bazlı GSYH verileriyle büyümenin dağılımı

10 76
19.12.2025

Türkiye ekonomisi 2024’te %3,3 oranında büyümüş; 44,6 trilyon TL (1,36 trilyon $) büyüklüğe ulaşırken kişi başına GSYH 503.076 TL (15.325 $) olarak gerçekleşmiştir. Ancak asıl belirleyici soru artık büyümenin kaç puan olduğu değil; bu büyümenin ülke içinde nerede yoğunlaştığı ve kimler için refaha dönüştüğüdür. TÜİK’in il bazlı GSYH verileri, üretim ve gelir artışının başta İstanbul olmak üzere sınırlı sayıdaki büyükşehirde toplandığını; buna karşılık pek çok ilin potansiyeline rağmen büyüme sürecinin dışında kaldığını gösteriyor. Bu tablo, büyümeyi tek başına bir başarı ölçütü olmaktan çıkarıp; büyümenin sektörel kompozisyonunu, mekânsal dağılımını ve yerel ekonomiler üzerindeki dönüştürücü etkisini tartışmanın merkezine yerleştiriyor.

Ekonomik büyüme çoğu zaman “toplam” üzerinden okunur. Oysa hangi sektörlerin büyüdüğü, hangi şehirlerin üretimi sürüklediği ve büyümenin coğrafyaya nasıl yayıldığı; büyüklük kadar kritik bir göstergedir. İl bazlı GSYH verileri bu nedenle yalnızca üretimin hacmini değil, kalkınmanın ve ekonomik fırsatların ülke coğrafyasına nasıl dağıldığını da görünür kılar. Türkiye’de uzun süredir tartışılan bölgesel eşitsizlikler; sanayi ve hizmetlerin belirli merkezlerde birikmesiyle daha da belirginleşmekte, büyükşehir–çevre ayrımı üretim, gelir ve istihdam göstergelerinde derinleşmektedir.

TÜİK’in 2025 Aralık ayında yayımladığı 2024 il bazlı GSYH verileri, bu ayrışmayı somut rakamlarla ortaya koyarken, kalkınma politikalarının etkinliği ve sürdürülebilirliği açısından da güçlü bir okuma imkânı sunuyor. Çünkü büyümenin coğrafi olarak daralması, bazı illerde hızlanma yaratırken; diğerlerinde kalıcı bir geride kalma riskini büyütüyor. İl bazlı veriler bu yönüyle sadece bugünün haritasını değil, Türkiye’nin gelecekte karşılaşabileceği yapısal riskleri ve değerlendirilmesi gereken fırsatları da işaret ediyor

İl düzeyinde cari fiyatlarla yapılan GSYH hesaplamalarına göre, 2024 yılında İstanbul 13 trilyon 10 milyar 693 milyon TL ile en yüksek GSYH’ye ulaşmış ve toplam GSYH’den ),2 pay almıştır. İstanbul’u 4 trilyon 672 milyar 844 milyon TL ve ,5 pay ile Ankara; 2 trilyon 562 milyar 758 milyon TL ve %5,7 pay ile İzmir izlemiştir. Sıralamanın son üç sırasında ise 41 milyar 875 milyon TL ile Gümüşhane, 35 milyar 502 milyon TL ile Ardahan ve 28 milyar 137 milyon TL ile Bayburt yer almıştır. En yüksek paya sahip ilk beş ilin toplam GSYH’nin S,0’ını üretmesi, ekonomik yoğunlaşmanın sürdüğünü açık biçimde göstermektedir.

Kişi başına GSYH açısından bakıldığında İstanbul 802 bin 669 TL (24.452 $) ile ilk sıradadır. İstanbul’u 788 bin 873 TL ile Kocaeli ve 788 bin 859 TL ile Ankara takip etmektedir. Kişi başına GSYH’nin en düşük olduğu iller ise 188 bin 144 TL ile Şanlıurfa, 194 bin 660 TL ile Ağrı ve 203 bin 49 TL ile Van olmuştur. Türkiye ortalaması 503.076 TL (15.325 $) iken Bursa 492.876 TL (15.014 $) ile 12. sırada yer almış ve ortalamanın sınırlı ölçüde altında kalmıştır. Adana ise 350.981 TL (10.692 $) ile 46. sırada yer alarak kişi başına gelir düzeyi bakımından ülke ortalamasının belirgin biçimde gerisinde kalmıştır. 2024 yılında yalnızca 11 ilde kişi başına GSYH’nin Türkiye ortalamasının üzerinde gerçekleşmesi, refahın ülke genelinde dengeli dağılmadığını ortaya koymaktadır.

Zincirlenmiş hacim endeksine göre yıllık GSYH, 2024’te bir önceki yıla kıyasla %3,3 artmış; 46 il Türkiye ortalamasının üzerinde büyüme kaydetmiştir. En yüksek büyüme oranları 1,4 ile Adıyaman, ,1 ile Bayburt ve ,0 ile Malatya’da gerçekleşirken; Erzincan (%-7,9), Kırşehir (%-5,7) ve Bilecik (%-2,4) en yüksek daralma yaşayan iller olmuştur.

Toplam büyümeye katkı tarafında ise Türkiye GSYH’sinin %3,3 artışına en fazla katkı veren il %0,62 ile İstanbul’dur. İstanbul’u %0,44 ile Ankara, %0,16 ile Hatay, %0,14 ile Gaziantep ve Mersin izlemiştir. Bursa’nın 2024 yılında büyümeye yalnızca %0,0098 katkı sağlaması ve 48. sırada yer alması dikkat çekicidir. Erzincan (%-0,017), Kırşehir (%-0,012) ve Adana (%-0,011) ise yıllık büyümeye negatif katkı veren illerin başında gelmiştir.

2024 verileri İstanbul’un, 13,01 trilyon TL’lik üretim hacmiyle Türkiye ekonomisinin yaklaşık üçte birini tek başına oluşturduğunu ortaya koyuyor. Toplam GSYH içindeki ),2’lik pay, İstanbul’un diğer illerle arasındaki farkı belirginleştirirken; bu büyüklük aynı zamanda ekonomik faaliyetlerin hangi sektörlerde yoğunlaştığını da net biçimde gösteriyor.

İstanbul; finans, ticaret, lojistik ile bilgi ve iletişim gibi yüksek katma değerli alanların merkezidir. Kişi başına GSYH’nin 802 bin 669 TL (24.452 $) ile Türkiye ortalamasının (503.076 TL / 15.325 $) oldukça üzerinde olması, bu yapının refaha da yansıdığını göstermektedir. Ancak İstanbul’un ağırlığı yalnızca bir “başarı” hikâyesi değildir; aynı zamanda İstanbul dışındaki bölgelerde benzer ivmenin yakalanamaması nedeniyle bölgesel eşitsizlikleri büyüten bir merkezileşmeyi de işaret eder.

Sektörel kırılım daha çarpıcı bir tablo sunmaktadır: 2024’te İstanbul, tarım, ormancılık ve balıkçılık ile diğer hizmet faaliyetleri hariç tüm sektörlerde en yüksek paya sahip il olmuştur. Bilgi ve iletişim faaliyetlerinde toplamın d’ü, finans ve sigorta faaliyetlerinde Y,3’ü İstanbul’da üretilmiştir. Mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetlerinde 9; ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde 9,8; inşaatta ise ',8 payla İstanbul yine ilk sıradadır.

İstanbul’un kendi GSYH bileşimine bakıldığında en büyük payın 3,9 ile ticaret–ulaştırma–konaklama–yiyecek hizmetleri grubunda olduğu görülür. Sanayi ,1 ile ikinci, mesleki–idari–destek hizmetler %7,2 ile üçüncü sıradadır. Bu kompozisyon, İstanbul ekonomisinin ağırlıklı olarak hizmetler üzerinden şekillendiğini teyit etmektedir. Öte yandan İstanbul, büyümeye katkı açısından da lokomotif konumdadır: 2024’te Türkiye GSYH’sinin %3,3 artışına İstanbul’un katkısı %0,62 olmuştur. Bu, İstanbul’un yalnızca “büyük” değil, aynı zamanda büyüme dinamiğini de belirleyen bir merkez olduğunu göstermektedir.

İstanbul’un ardından Ankara ve İzmir, Türkiye’nin ikinci ve üçüncü büyük üretim merkezleri olarak öne çıkmaktadır. Ankara 2024’te 4,6 trilyon TL’lik üretim hacmiyle toplam GSYH’nin ,5’ini oluşturmuş; kişi başına GSYH’de 788 bin 859 TL (24.031 $) ile ortalamanın üzerine çıkmıştır. Buna karşın Ankara’nın ekonomik omurgası, diğer metropollere kıyasla daha fazla kamu harcamaları ve kamu yatırımları etrafında şekillenmektedir. Bu yapı üretim düzeyini desteklerken, özel sektör dinamizminin büyümeyi daha güçlü bir çarpanla yaymasına her zaman aynı ölçüde alan açmayabilmektedir.

Faaliyet dağılımı bu durumu destekler niteliktedir: 2024’te “diğer hizmet faaliyetleri” alanında Ankara D,9 pay ile ilk sırada yer almıştır. Bu tablo, kentin ekonomik profilinde kamu odaklı hizmetlerin belirleyici rolünü açıkça gösterir. Buna rağmen Ankara büyümeye katkıda güçlü bir performans sergilemiş; 2024’te ülke büyümesine %0,44 ile İstanbul’un ardından en fazla katkı veren ikinci il olmuştur.

İzmir ise 2,5 trilyon TL’lik üretim hacmiyle toplam GSYH’den %5,7 pay almış; kişi başına GSYH’de 556 bin 376 TL (16.949 $) seviyesine ulaşmıştır. Güçlü sanayi altyapısı, yüksek liman kapasitesi ve geniş ticari bağlantılarıyla dikkat çeken İzmir, buna rağmen diğer büyükşehirlerin yoğun ekonomik baskısı altında görece sınırlı bir üretim ağırlığıyla faaliyet gösteriyor.

Her iki şehir de toplam üretimde önemli paylara sahip olsa da İstanbul’un belirgin şekilde baskın konumu, Türkiye ekonomisinde tek merkezli büyüme dinamiklerinin güçlenmesine yol açıyor.

TÜİK verilerine göre ilk üç büyükşehirden sonra üretim hacmi açısından öne çıkan iller aşağıdaki tabloda sıralanmaktadır:

Tablo: Türkiye Ekonomisinin Üretim........

© 12punto