"Babam birkaç senede artık Almanya’ya iyice alışıyor..."
Her şeye katlanmak neyse de sevdiği insanın yokluğuna rıza göstermek kolay olmuyor… Anlayacağınız sıkıntısını hep içine atıyor. Babacığım ilk seneler her tatilde izne geliyor. Gelince de bol hediyeler, para getiriyor. Köydeki evimizi yeniden yaptırıyor. Mal davarlarını artırıyor. Fukara Yusuf Çavuş unutuluyor bu sefer de Almancı Yusuf Ağa diye çağrılıyor. Herkes gıptayla bakıyor ailemizdeki bu yükselişe. Anneciğim her ne kadar da hasretliğe dayanamasa da gelen hediyeler, bolluk, bereketle “Hep Almanya’da kalacak değil ya…” deyip hâlinden memnun görünüyor, kimselere bir şey belli etmeden acısına katlanıyor. - Sonra… - Aradan birkaç sene geçiyor. Babam artık Almanya’ya iyice alışıyor, giyim kuşamı, hâl ve hareketleri değişse de yine de idealist olarak biliniyor. Bir ara bir kopukluk yaşanıyor işlerin çokluğunu, yol masraflarını bahane ederek iki senede bir gelmeye başlıyor. Annem hâl ve hareketlerinden şüphelense de “Ne yapsın, gâvur kahrı çekiyor adam, bir de bizimkisi üzerine ilave........
© Türkiye
visit website