Yaşlanan nüfus ve siyasi değişim

Türkiye’de nüfusun yaşlanmasıyla birlikte emeklilerin siyasete etkisi de artıyor. Ekonomik ve sosyal politikalarda değişim zorunlu.

Türkiye, uzun yıllar genç nüfusuyla ve ucuz iş gücüyle yabancı doğrudan yatırımlar açısından avantajlı bir ülke olarak görülüyordu. Ancak son araştırmalar, bu durumun değiştiğini gösteriyor. İktidar mensuplarının sıklıkla dile getirdiği “Sanayicilerimiz Suriyelilerin geri gönderilmesini istemiyor, dönerlerse çarklar durur” ifadeleri ve Tarım Bakanı’nın “Afganlılar olmasa çoban bulamayız, hayvancılık sıkıntıya girer” demeci, bu değişimin göstergesi olarak değerlendirilebilir.
Türkiye’de yaşlanan nüfusun ve emeklilerin önemi, demografik değişimlerle birlikte ekonomik ve siyasi arenada giderek daha belirgin hale geliyor. 2023 yılı itibarıyla Türkiye, nüfusunun yüzde 10,2’si yaşlı olarak tanımlanan bir ülke konumuna geldi ve bu oranla ‘çok yaşlı’ ülkeler kategorisine girdi. Bu demografik değişim, ülkenin sosyal ve ekonomik politikalarının yeniden şekillendirilmesini gerektiriyor. Ancak, “itibardan tasarruf olmaz” anlayışı maalesef devam ediyor ve bu da birçok alanda büyük bir çelişki yaratıyor.

Kamuda memur servislerinin iptali gibi şekilsel ve göstermelik tasarruf tedbirleri ilan edilirken, Maliye Bakanlığı’nda tuvalet restorasyonuna milyonlar harcanabiliyor. Bu tür harcamalar, devletin mali kaynaklarının nasıl kullanıldığına dair ciddi soruları gündeme getiriyor. Bir yanda, bakanlar özel uçaklarla şatafatlarına devam ederken, diğer yanda emekli maaşlarına refah payı verilemiyor. Kamuoyunda tartışılan 2,000 liralık resmi enflasyon oranına ilave komik zamlar, emeklilerin ekonomik sıkıntılarını hafifletmekten çok uzak.
Kamuda ikinci maaşlara 98,000 lira üst sınırı getiriliyor. İlk maaşı dışında yan geliri olan bürokratların bu geliri 98 bin liranın üstünde olamayacak. Yani, bu sınır toplam maaş için değil, sadece ikinci maaş için. Bir kamu çalışanı, ya da iktidarın kıymetli elemanları, iki maaş alabilir ve bu kaç kaynaktan beslenirse beslensin ikinci maaşı 98,000 liraya kadar çıkabilir, ancak emekliye bırakın refah payını, gerçek enflasyon oranında bir maaş ayarlaması bile verilemez, memurlara yılbaşında verilen seyyanen zammın bir benzeri düşünülemez bile.

Bu durum, emeklilerin ve dar gelirli kesimlerin yaşam standartlarını nasıl koruyacaklarına dair büyük bir soru işareti yaratıyor.
Bir yanda, emekliler geçim derdindeyken, diğer yanda kamuda yüksek maaşlı memurların ve devletin hatırlı besleme şirketlerinin........

© yetkinreport.com