Kaynayan bölgede Türkiye-Ermenistan normalleşmesi

Türkiye’nin Ermenistan Normalleşme Süreci Özel Temsilcisi Büyükelçi Serdar Kılıç ve Türkiye-Ermenistan Normalleşme Süreci Özel Temsilcisi Ruben Rubinyan, beşinci toplantılarını, Türkiye-Ermenistan sınırındaki Alican-Margara sınır kapısında yaptı. (Foto: AA)

Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında bağımsızlığına kavuşan Ermenistan Türkiye tarafından tanınmış, Eylül 1992’de Ankara-Erivan arasında enerji protokolü imzalanmış, 25 Haziran 1992’de anlaşması imzalanan Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütüne, Karadeniz’e kıyısı olmamasına rağmen Türkiye’nin kararı üzerine kurucu üye olarak davet edilmiştir.

Başlangıçtaki bu yakınlaşmada, Ermenistan’ın ilk Başkanı Levon Ter-Petrosyan’ın izlediği politika etkili olmuştur. O dönemde denize çıkışı olmayan Ermenistan için Batı ile yakınlaşmanın ve ekonomik kalkınmanın yolunun Türkiye’den geçtiği gerçeği göz ardı edilmemiştir. Petrosyan’ın istifası sonrası iktidara gelen ve 2008’e kadar Ermenistan’ı yöneten Koçaryan’ın Türkiye ile ilişkilerde tarihi olaylara sürekli atıf yapan tutumu ve Dağlık Karabağ sorunuyla ilgili uzlaşmaz tavrı ikili ilişkilerde gerginliği artıran etkenler olmuştur.

Şubat 2008’de yapılan başkanlık seçimlerinde Karabağ ekibinden olan Sarkisyan her ne kadar Koçaryan’ın desteğiyle iktidara gelmiş olsa da, önceki iktidarın politikalarını devam ettirmenin Ermenistan’ın içinde bulunduğu sorunları daha da derinleştireceğinin farkına varmıştı. Sarkisyan’ın önünde acil çözüm bekleyen ciddi ekonomik sorunlar, işsizlik, yolsuzluk, bunlardan kaynaklanan, özellikle genç nüfus göçü bulunmaktaydı. İçerideki ekonomik sorunların çözümünün büyük bölümü ise Ermenistan’ın dış siyasetiyle ilgiliydi.

Bağımsızlıktan günümüze kadar Azerbaycan ve Türkiye’ye karşı uzlaşmaz bir tutum izleyen Ermenistan kendisini jeopolitik kuşatmaya mahkûm etmiş, izlemiş olduğu bu siyasetin faturasını bir yandan Rusya’ya daha da bağımlı hale gelerek, diğer yandan da bölgedeki tüm projelerden dışlanarak, yine kendisi ödemişti.

Sarkisyan’ın Türkiye üzerinden Batı’ya açılma projesinin gerisinde ülkesinin içinde bulunduğu ekonomik sorunlar kadar belirleyici olan diğer bir etken de, 8 Ağustos 2008’de meydana gelen Rus-Gürcü savaşının Kafkasya’daki dengeleri değiştirerek, Erivan’ın siyasi ve ekonomik açıdan köşeye sıkıştırması olmuştu. Denize çıkışı bulunmayan, İran’la kısa bir sınır paylaşan, Türkiye ve Azerbaycan sınırları kapalı olan Ermenistan bu savaş nedeniyle Gürcistan kapısını da büyük ölçüde kaybetmişti.

Erivan’ın Türkiye’ye karşı tutumunda evrilmeye yol açan diğer bir neden de Rusya Federasyonu-Türkiye ilişkilerinde Ermenistan liderliğinin zamanında öngörmekte zorlandığı bir ivmenin yaşanmış olmasıdır. Bu gerçekliği kavraması zaman alan Ermenistan’ın, özellikle son dört yıldır (2020-2024) Türkiye’yle ilişkilerini normalleştirmek suretiyle kendisini Güney Kafkasya’ya daha fazla eklemlemeyi, bu yolla bölgesel işbirliği mimarîsi içinde daha aktif olarak yer almak suretiyle Rusya’nın kendisi üzerindeki nüfuzunu dengelemeyi öngören tutumunun ön plana çıktığı gözlenmektedir.

6 Eylül 2008’de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Türkiye-Ermenistan Dünya Kupası Avrupa elemeleri grup maçını izlemek üzere Erivan’a gitmesiyle kamuoyunun gündemine giren futbol diplomasisinin ardından ABD Başkanı Obama’nın 2009’daki Türkiye ziyareti ve TBMM’de yaptığı konuşma sonrası hızlanarak 22-23 Nisan gece yarısı açıklanan yol haritasıyla belli bir düzene oturtulan, 10 Ekim 2009 tarihinde de İsviçre’nin kolaylaştırıcılığında, ABD, Rusya, AB ve Fransa’nın şahitliğinde Zürih’te imzalanan protokoller sonrası ete kemiğe bürünmeye başlayan Ermenistan açılımı, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde uzaklaşma sürecini başlatarak, Azerbaycan tarafının tepkilerine yol açmıştır.

Türkiye bu açılımı, Ermenistan’la ilişkilerin düzeltilerek sınırların açılmasının yanı sıra başta Dağlık Karabağ sorununun çözümü olmak üzere sorunların üzerine gidilmesine destek olacak, böylece Kafkaslardaki düzen ve istikrarın yeniden tesisini sağlayacak bir gelişme olarak önemsemiştir. Ancak, normalleşmeye dönük bu ilk girişim olumlu sonuç vermemiştir.

Azerbaycan-Ermenistan arasında barışı sağlamak üzere AGİT bünyesinde 1992’de hayata geçirilen, eş-Başkanlıklarını ABD, Rusya ve Fransa’nın üstlendiği Minsk Süreci de 2020’deki II. Karabağ Savaşı’yla birlikte akamete uğramıştır. İhtilaf halindeki iki ülke arasındaki statükoyu yaklaşık otuz yıl koruyan, ihtilafın barışa evrilmesinde somut bir rol oynamaktan uzak kalan Minsk Sürecini şimdiki şartlar altında ihya etmeye dönük tasavvurların başarı kazanma zemini de ortadan kalkmıştır. Ortaya çıkan bu gerçekliğin, sahadaki fiilî gelişmeler karşısında zamanında Süreci yöneten ülkeler tarafından kabul edilmesini gerektiren yeni bir aşamaya geçilmiştir.

Tarihi olaylarda travmanın kolay atlatılamadığı, sürecin psikolojik engellere takıldığı görüşünden hareketle Türkiye, Ermenistan’a karşı açılım sürecini devam ettirmeye çalışmış, özellikle Amerika’daki Ermeni lobisi ile temas kurulmuş, Ermeni diasporasının verdiği davetlere de katılım sağlanması kararı Aralık 2011’deki MGK’da alınmıştır. Devlet düzeyinde atılan adımların dışında ilişkilerin barışçıl yollarla çözülmesine ilişkin sivil toplum kuruluşları da önemli rol oynamış, Temmuz 2010’da Küresel Siyasal Eğilimler Merkezi (GPoT) ile Avrasya Ortaklık Fonu’nun “Ermenistan-Türkiye Yakınlaşmasında İkinci ve Üçüncü Günler” projesi kapsamında İstanbul’da düzenlenen toplantısında “Türkiye ile Ermenistan arasındaki yakınlaşma sürecinde yaşanan tıkanıklık nasıl aşılabilir?” sorusuna yanıt aranmıştır.

“Ani Diyalog” adı altında Türk ve Ermeni STK’lar birçok proje başlatmışlardır. 2010 yılında ikili ilişkileri düzeltmeye yönelik diğer önemli bir adım da ibadete açılan Akdamar Kilisesinde gerçekleştirilen ayindir. Ayrıca, Ermeni cemaatinin Ortadoğu’daki en büyük kilisesi olan ve geçmişte metropolitlik olarak kullanılan Diyarbakır’daki Surp Giragos Ermeni Kilisesi restorasyon çalışmalarının ardından 32 yıl sonra 2012’de ibadete açılmıştır. Gerek STK’lar gerekse Hükümetler nezdinde karşılıklı atılan bu adımlardan anlaşıldığı üzere, her ne kadar ilişkilerde normalleşmeyi hedefleyen........

© yetkinreport.com