Ülkemizin takibi güç haber gündeminin manşetini teşkil eden konuları tartışırken adli ve hukuki süreçlere zarar verme, dahası toplumun farklı fikir cephelerinde yer alan kesimlerini birbirlerine karşı kışkırtacak şekilde magazinleştirme eğilimimiz giderek güçleniyor. 30 yıldan uzun süredir medya sektöründe çalışan biri olarak bu konuda çuvaldızı önce kendime ve meslektaşlarıma batırmaktan yanayım, ancak toplumumuzun da spekülasyondan dahası meselelerin dedikodu barındıran yönlerinden hazzettiği gerçeğini kabul etmeliyiz. 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesi ya da 30 Ağustos'ta Kara Harp Okulu mezuniyet töreninin hemen ardından öğrencilerin katıldığı ve programda yer almayan yemin törenine dair tartışmaları da ister “rating” diyelim ister dijital medya jargonuyla “tıklanma” kaygısıyla diyelim, magazin zeminine çekme eğilimi sakıncalı boyutlar doğurdu. Soruşturmaların salahiyeti açısından icap eden ketumluğu temin etmekte zorlandığımız gibi dezenformasyon barajlarının da kapakları açıldı.
Şimdi sizlere işimize geldiğinde örnek almayı çok sevdiğimiz Batı dünyasından bir vakayı bilenlere hatırlatmak, bilmeyenlere örnek olması dileğiyle aktarmak istiyorum.
ALMANYA'DAKİ DARBE GİRİŞİMİ NE OLDU? HABERİMİZ VAR MI?
2022 yılının 7 Aralık günü uluslararası haber ajansları, içinde bulunduğumuz devirde hazmedilmesi kolay olmayan bir haberi duyurdu. Almanya'da anayasal düzene karşı olan ve monarşi düzeninin kurulmasını savunan darbeci bir grubun ortaya çıkarıldığı bildiriliyordu. İddiaya göre “Vatanseverler Birliği” ya da “Reichburger Hareketi” adı verilen aşırı sağcı darbecilere karşı bin 300'ü özel kuvvetlerden olmak üzere 5 bin polis harekete geçmiş ve farklı eyaletlerde 130 farklı mekanda arama........